Gece gene boyutsuz; ay aynı, ışık aynı
Lakin yıldız yerine gözyaşıydı gördüğüm.
Ne tatlı bir serinlik, ne bir ses… ne teselli
Sadece sükut vardı… bir de arsız kördüğüm.
Bir kör nefse duçar olmuşum,
Derdimi demeye utanıyorum.
Gül gibi doğmuşken şimdi solmuşum
Ne oldum demeye utanıyorum.
Arzular denizi bin çıkmaz sokak,
Ölüm gelmez aklına insanoğlu şen iken
Bülbül susmaz öter hep viran bağ gülşen iken…
Lakin hayat fanidir; ‘bugün’ var, ati meçhul
Bunu hiç düşünmeden yaşıyor hayatı kul.
Böyledir sevdiğim Mecnun’dan beri
Leyla’yı kavuran bu aşk böyledir.
Bin hicran, bin hüzün, bir tatlı vuslat
Aşıkı öldüren bu aşk böyledir.
Sanma ki her yangın küllenir gider,
Ara, gez, dolaş sende; belki bulursun bir gün
Kim bilir belki bugün, belki yarın… öbür gün.
Yalnız dile Halık’tan; vakit geçmiş olmasın
Zira yüz’ler ölüyor da bin’ler doğuyor her gün.
Mayıs 81 Erzurum
Alışamadıysak bugünün hay huyuna
Gencecik beyinlerimizde
Dağ gibi fikirler uçuştuğundandır zamanında.
Unutmuştuk gençliğin en deli çağında
En dolu çağını yaşamak için
Rüyalarda bile pembenin ne olduğunu.
Koşmadıysam yardımına yurdumun
Bana şair demen, şair değilim!
Dostu isem hain bakan bir kurdun
Bana şair demen, şair değilim.
Ben yanında olmalıyım kuzunun
Ölümden ders almak mümkün olsaydı
Yaşamak bu kadar şirin gelmezdi.
İnsanoğlu bunu doğru bilseydi
Dünyayı canından aziz bilmezdi.
Bir günüm daha bitti, bitmeyen hayallerle
Avundu deli gönlüm, avundum sandı yine.
Bir seraba yapışıp ummana yelken açtı,
Aldattım deyip coştu, aldandı kandı yine...
Türk deyince gözlerimden yaş gelir
El sanır ki ben kendime ağlarım.
Yenisey’den Bilge Kağan baş verir
El sanır ki ben kendime ağlarım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!