Dostun kalmamış hiç; bu neye yarar?
Şu fani dünyaya geldikten sonra..
Bülbül nice ötse de edemez kâr,
Açılan gonca gül solduktan sonra …
* * * * * *
TAKVİM YAPRAĞI
Bir takvim yaprağında yazık, ömür soluyor
Çiçekli günler değil; bir sonbahar soluyor,
Ben çözmeye çalışsam hayatın anlamını
Bulmacamda her kare çözüldükçe soluyor.
Üst üste yığıldı emanet zaman
Yıllar ağır geldi taşıyamadım.
Düğüm düğüm oldu sanki her bir an,
Birini bile yaşayamadım.
Geç zaman, bir kuytuda bırak benim elimi
Ebedi sükuneti ben orada bulayım.
O huzur beldesine sürüyüp bedenimi
Anılar gölgesinde hep beraber olayım.
Göz bakarsa aşk ile ta yürekten gelerek
'Leyla' nam Arap kızı, huri-melek ve yar olur.
Aşkı bilmezse gönül, yanmazsa için için
Dili sevdim dese de ancak riyakar olur...
Yılların izini taşıyan alnım,
Çizgilerle doldu, gördün mü güzel?
Hicran ateşiyle kanadı kalbim,
Şifa için bir kez sardın mı güzel?
Adını ezberledi düşmanım bile,
Canlanır hafızamda o efsunlu haliyle
Gönlüme bir taht kurar, İstanbul akşamları.
Bir başka güzelleşir güneş batarken bile
Beni içten yaralar İstanbul akşamları…
Taze bir gelin gibi süzül ey mavi deniz
Bense eteklerinde yosunlar bağlayayım.
Dalgalan deli deli, yarala beni içten
Ben yarama tuz basıp göğsünde ağlayayım...
Erzurum 81
Bin tatlı coşku verir, sevdalı gönüllere
Yorgun sularda akşam, şu Beyşehir Gölü’nde
Coşkudur, tesellidir şarkıdır o dillerde
Şair der: Hülyaya dalsam, şu Beyşehir Gölü’nde
Güneş batmaz burada alev alev yanarken
Korkar oldum geceden sana gönül vereli
Gündüzler neyse ama, gece derdim başlıyor...
Taktın beni peşine estikçe sevda yeli
Bir tek bakışın bile yüreğim ateşliyor...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!