EVLERE ŞENLİK HALİMİZ BİZİM
Telli Baba telimizi görmedi
Tüllü Dede tülümüzü sermedi,
Yatırlara kırk mum diktik yanmadı…
Acep ne olacak halimiz bizim?
Yaşadığım belalara bakarak
Güzel şeyler diye, yaz diyor felek.
Çileyle dolaştım bunca zamandır
Daha bunlar ne ki, gez diyor felek
Dedim yetişmez mi bunca cefalar?
G Ü L D E R L E R
Bilmezler çektiğimi harabeye gül derler
Yağmada can sarayım, viraneye gül derler.
Sırf sen istedin diye yedim
Sırf sen seviyorsun diye,
O kadar kestane şekerini.
Ben ikisini de sevmem oysa;
Ne kestaneyi ne de şekeri.
Yiyin ağalar yiyin; demişti ya bir şair...
Gerçi vakit erkendi, bugünü görmüş zahir.
Büyük sözü tutuyor, başa geçen zevahir
Yiyorlar usanmadan Yağma Hasan böreği
Vatandaşa kalansa bu yağmanın küreği.
Bir salâ sesinde en kutlu mesaj
Öyle bir çağrı ki kaçmak imkansız.
Ve o sesle başlar; sade ambalaj
Cesetler yerinde, ruhlar mekansız…
Kimse hesap yapmasın benim oğlum üstünden
Vatansa mevzubahis bir zahmet siz koruyun.
Yeter koşturduğunuz, bir serabın peşinden
Yok, böyle “biz ölelim”, siz rahatça uyuyun!
Şarkımı rüzgar söyler, yalancı güneşlerde
Yüreğime buz çöker, ayazında nefretin
Sevgisiz yüzler var ya; yaşayan, kafeslerde
Sebebi odur derim, bu yaşanan zilletin.
Bereket toprağında bu çöl belası neden?
Ölüm: Dört harf, dört ses… iki hece
Bilene bin cevaplı bilmece.
Bilmeyene o ne müthiş bir soru
Bitmeyen sonsuz bir gece...
Ayrılık öyle acı, öyle acımasız ki
Gülüm, seni bırakıp geldiğime pişmanım.
Aşkınsa öyle güzel, öyle dayanılmaz ki…
Ayrılık oldu diye sevdiğime pişmanım!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!