Bırak da arasın gözlerim şimdi,
Bir zaman gezdiğin yollarda seni.
Nerde o şen günler, sevgilin kimdi?
Şarkılar söylesin hikayesini...
Su bile değişir abdest alırken
Bir tatlı musiki sesinde akar.
Dilimden dualar dökülüyorken,
O su, bir nur olur; ruhumu yıkar.
Susturur nefsimin azgın sesini
Yetmiş küsur senedir gelen geçen elledi,
Çiçeği yok, dalı yok; öksüz kaldı Türkçe’miz.
Bileni bilmeyeni yalan yanlış söyledi,
Kanadı yok, kolu yok; öksüz kaldı Türkçe’miz…
Ölüme varıyor en uzun yollar,
Geçse de her anı kahkahalarla…
Çaresiz gidiyor, bir bir insanlar,
Yaşamak bir ümit hoş anılarla..
Zaman bir değirmen, döndükçe ezen
Veda etmek istedim binlerce defa,
Yalnızlık derdinden kurtulamadım.
Aradım bir dost, bir can; hiç bulamadım.
Anladım hayatta kalmamış vefa...
Sorma sakın hiçbir şey,
Söylemem adımı bile…
Biliyorum dedikodu, hakkımızda denenler.
Sen de biliyorsun bunları.
Meraktan çatlasan da,
Sorma sakın söylemem.
İki şey zoruma gider:
Bir: Günahla yüklemek
Şu mecalsiz bedeni.
İki: Çıkmak zorunda olmak
Sonsuz gibi duran
Aynaya bakmaya yüzümüz yokken
El için bunca laf nerden dökülür?
Kusuru kendinde görmezse kişi
Gayya kuyusundan nasıl çıkılır?
Yüzsüzlük , densizlik fazilet olmuş,
Bu topraklar zor topraklar
Yurt olmaya pek nazlanır
Bedel öder sahip çıkan,
Kan dökülür o nazlanır.
Sahip olan kavi ise
Keyiflenir, pek hazlanır.
Beni bilmek istersen, geceye sor sevgilim?
En sıcak tebessümle yalnız gece ağladım.
Pek çok şiir yazdım ben bu gönül defterine
Ve en güzellerini hep gece karaladım...
Temmuz.82 Beyşehir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!