ey kerameti kendinden menkul madamlar
insan sıfatındaki sahte adamlar
bu kendine hayrı olmayan dünyanın
zevkine bir türlü doymayanlar
ölüm de var bilin istedim
Ruh bedenden vazgeçiyor
İçimde bir yerler kan ağlıyor
Denizden çıkartsana benim için çakıl
Üzgünüm bir tanem ölüme beş var
Kulağımda çalmasın artık, o bildik şarkılar
parmak ucunda yaşamak
bu şehrin sokaklarında
sabahçı kahvelerinde uyanmak güne
muhtaç olmak sımsıcak bir gülüşe
yıldızlar yağarken sevgilere
Ne ellerim kirli ne bedenim
Ne yüreğim sahte, Ne sevgim
Yalnız akşamların yalnız adamıyım
Doludizgin biten yaşamın
Özlemlerde kalacak şimdi gülüşün
teferruattır aşkın artıkları
içimizde derin bir yara
sayfaları koparıp yırtıp attıkları
tül perde gibi uçuşurken
rüzgara yenik düşer çaresiz
Seni her düşündüğümde
Yıldızlar sağanak sağanak yağardı geceye
Umutlar bir Yudum maviydi
Nakış Nakış işlerken Seni yüreğime
Tesadüflere sığdırdım kocaman yalanları
İpini çekmişken yaşamın
Hüzün kokan o eski şarkının
Nağmelerinde seni saklıyordum
Gün oluyor düşlerimde utanıyordum
Bazen hayaline sarılıp ağlıyordum
bir daha gelmeyeceğimiz bu hayatın
bir kahve içimi anılar bıraktığımız
tutkularında
kapanan perdelerin hiç açılmayacağı
pencerelerinde
yarım kalmış sevişmelerimizi
yazılmamıştı yazgımız daha
vazgeçmemiştik henüz canımızdan
sular boşuna akıyordu mecrasında
nihayetinde satmamıştık ruhumuzu şeytana
yıldızlar tek tek kayarken gökyüzünden
sonsuzluğa ulaşmak gibiydi gözlerin
Alışkınım ben bu apansız gidişlere
Can sıkan, yürek burkan,
Dudak kanatan, içimi acıtan
Daha aklına gelip te sayamadığım her ne varsa
Uyutmayan uykusuzluklarımın tüm suçunu
Çaya kahveye




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!