-Herkes kendi kuyusundan seslensin dedi kadın-
*
Aşkın eşiğinde dur,
Ağla,
Ağla ki,
Sevgiyi sığlaştıran perde yırtılsın...
*Son şiir mi?
Mektepten firarî,
Alaylı yüreğin,
Dört gözündeki,
Közü geçer mi ki?
Üryan sinesindeki gönlünde âşık,
Kendini rehin bırakıp,
Sevgisini alıp gitmiş
Özlemin dinmesini bekliyor...
Bir âlem içi,
Yine kalem çekmişsin gözüne sudenazım.
Su gibi ol da yaz dersin.
Nazından ver bana.
Bilirsin kalıba uyar kalbim.
Biri biter, biri başlar.
Bir kapı kapanır, açılmayı bekler.
Sözcüklerin dizinin dibinde,
Bezenmeyi düşlerken dizeler,
Yükselen sıcak buğular,
Soğudukça yerin dibine batası geliyordu.
Bir sözcük yağıyordu,
Bir ayaklanma yaşarız...
biraz gericidir,
biraz devrimci.
Amacı ne dinginliktir,
ne de barış...
sert ve tutkulu duyguların ayaklanmasıdır bu.
En çok söylemek istediğini,
En derinlerine gömdüysen yüreğinin,
Kurşunî ağırlığındadır söz artık,
Çekip, vuramazsın yüzüne...
Kıyamazsın,
talihin bir cilvesi,
sû i zandan kurtulan,
yüreğin muhbiri gözün
içindeki Suzan'ına vuslatı.
ağla iki gözüm...
-At beni kuyuya dedi Taş-
Kendinden kendini çıkardın,
Ben kaldı(m) geriye.
Hâlim/e tahammülün indi küfenden.
Kuyu'mdaki kuyum'a daldırdığım elek,
Elek üstü ne varsa çekti çıkardı,
Elek altında,
Dilde kalan kuz'daki cinaslı "kuyum"
- ki dil gönül-
Kaldı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!