İncisisin kâinat deryasının kabuğu incitme,
İncisisin varlık mayasının tekneği incitme,
İncisisin ziynet gerdanının karatı incitme,
İncisisin elvan gülistanın miski amberi incitme,
İncisin, nisanın sırça gönlünü incitme.
Menfaat olmuş kıblegâhımız,
Saltanat olmuş secdegâhımız,
Makama satılmıştır imanımız,
Ne kadar gafil, kör, bedbahtız.
Sonu gelmez dünya tamahımız,
İki tebessümüne
İki cihanını yakar
İnsan denen canavar,
Sonra der:"Huyum bu, ne var",
Aldırmaz, demez gözlerinde kan var.
İnsan bu, ömrü bambaşka mecralarda,
Kiminin ömrü biter yollarda,
Kiminin ak gerdan kollarda,
Kimi yıkanır yedi iklim sularda,
Kimi kömür karası çamurlarda,
Kiminin arzusu huzurlu uykuda,
İnsan ne geçitlerden geçer
Ne geçitlerde bekler,
Arkasında pişmanlıklar, dertler,
Önünde hayaller, umutlar.
İnsan kimlerden neler bekler,
Açılmayacak kapılarda ömrü söner,
İnsan öğrenir
Düşmek nedir, kalkmak nedir,
Acı nedir, sevinç nedir,
İnsan öğrenir
Dost kimdir, hain kimdir,
Sadakat nedir, ihanet nedir,
İnsan dediğin kuru beden değildir,
İlle de sözü şen olmalı.
Canan dediğin sade bir ten değildir,
İlle de özü can olmalı.
İstanbul semalarında akşam olmakta,
Güneş yorgun, soluk, ortalıktan çekilmekte,
Gecenin bulutlarla verdiği mühlet dolmakta,
İnsanlar oluk oluk ortalıktan çekilmekte,
İstanbul curcunasında akşam olmakta.
Olmasın başımda hiçbir tasa,
Benden yana olsun her yasa,
Afili araba, makam ile masa,
Bir de servetle dolu bir kasa,
Hem de olayım İsa ile Musa,
Bir elimde şifa, bir elimde asa,
Haber göndermişsin,
"Biz ayrıldık" demişsin,
Şiirlerimi gönderecekmişsin,
İstemem, sende kalsın.
Artık sevmiyormuşsun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!