“Lale devri çocuklarıyız..” ninnisiyle,
Laleler arasında tükenir ömrümüz böyle..
Sokaklar dolu lalelerle.. VESAİRE;
SOKAKLARIN ÇATISI YOK İŞTE!
Laleler, renk renk, desen desen..
Ne desen boş!
Aciz kaldı haşmetinden yanar yüreğim
Lalim söylemez dilim kısıktır sesim
Sevdalıyım lakin yine derdim derim
Ey Resul seni anlatmayan şiiri neylerim
Örtmüyor dertlerimi biçare yazmam
Tam 9 ay oldu, bir haber gelmez devletten
Zalim semirir hem mazlum kapıda beklerken
Görmez davayı, dermiş davacı nasılsa bizden
Ah dostlar söyleyin böyle kadıyı neylerim ben
El yasını tutar da mazluma zulmedermiş hem
Yiğitler kuşanmıştır aşk sırrını
Düşünmezler bu günü ve yarını
Ölüme güler, giyer gibi hırkasını
Onlar ki analar bile tutmaz yasını
Yare inceden inceye ulaşmış feryadım
Üstelik derdimi döküp daha yazmadım
Demiş bırakmayız asla onu anladım
Bayram günü bu bana anladın evladım
Nicedir bir oda düştüm, eridim yandım
Bugün sarhoşum, içime sığmıyor içim
Aklımda hep sen varsın memleketim
Aklımda memleketim ve yiğitliklerim
Bu günlerde bir başka çarpıyor kalbim
Kulağımda acı türküleri eski günlerin
Mertlik bendedir şu namert düzende
Yiğitlik bende hem, korkaklık üzende
Alçaklık o politika denizinde yüzende
Vefayı arama elde o bal şerbet süzende
Dost kuşattı bizi, sanma kılıç kalkanla
Cennetti yurdumuz, ararız aşkı ister halk ister ece
Sahtedir güneşler.. Zulmet hep! Karardı heryan gece
İhtirastır sevgiler, kanarız döneriz boşlukta delice
Aşkı yanlış tanıdık.. Yalandır sanki, sanal bir hece!
Mazlum feryatta niceden, yer, sema ondan tutuşur!
Ahir demdir bu inceden, bir hainin yol tutuşudur
Dost sedasın duymaz mı ki? Nasıl namert konuşur
Söz tükenmiştir şimdi Resul bize bir ah yetişir!
Bu “Ah”a bir Sen Resul, bir de bil Dost şahittir
“Sabır” demiştiniz, “sabret..”
“Sabır en büyük hazinedir.”
Aynı gün Belediye’den ayrıldınız
Yusufiye’ye gittiniz ben de sürgüne
Siz sonunda “Mısır’a sultan” oldunuz
Ben ise müdürlük müdürlük kovuldum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!