Fesleğenin gölgesinde ,
Açık çayım , kıytırık kurabiyelerimle ,
Demli bir akşam üstünün,
Kekri tadını, sarı sarı açmış
Kedi tırnağı çiçeğimle
Usul usul karşılıyorum.
Ömrünü adasan meftunum olsan
İçimde çözülmez efsunum olsan
Sevdalar çölünde mecnunum olsan
Dağları eritir gelirim sana
Bir an görmeyince beni özlesen
Uzun lakin zamanın nasıl geçtiğini bilemediğim yollar yürüdüm.
Zordu, içsel bilgeliğimin rehberliğinde yol aldım.
Uzun lafın kısası sen yorulma diye uzun kısa her cümlem.
Tesadüf yok, boşuna değil karşılaşmalar,buluşmalar.
Bedene sonbahar gelmiş
Gönül hala bahar derdin de...
Kış gelecek, düşecek son yaprak
Umulmadık an da gelmeden ecel...
Umutla beklenen,nerdeysen gel...
Yaşıyorduk,yaşarken,
Direksiyon elinde araba kullanan,
Ama babasının kucağında olduğunu UNUTAN
Çocukların tüm ruh hallerini taşıyorduk.
Sevinçliydik,gururluyduk, ukalaydık,
Taşkın ve telaşlıydık en çok ta korkak..
Ne yapmalı şimdi
Dümeni geçmişe
yada geleceğe mi kırmalı
Ağlayıp gülüp
Andişe edip,umutlanmalı mı
Ne yapmalı şimdi
Aslında pek benzemezdik birbirimize,
Ben rahme düşer düşmez ,
Doğururdum cümleleri.
O, hemen yazıp noktayı koymazdı,
Öylesine işte,
Kopyala yapıştır usulü
Doğduğu günden beri
Ezbere yaşıyor,
Burnumda yeni demlediğim çay kokusu
Sessizliğimin içinde, dolanıyorum
Naif piyano melodileri , gezintime eşlik ediyor.
Koltuk, sehpa, perde, hiç birimizde tık yok
Görmüyor muyum sanıyorsun.
Unutmak için yürek sızını,
Her gün,yeni bir dert bulup dertlendiğini,
Çivi çiviyi sökmez,
Acı acıyı örtmez cancazım
Niye derdini bağrına basmayı denemiyorsun...?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!