Aklımı
Gecenin hizasına yazıyorum
Kırışık bir örtüyü andıran
Bitkin
Aklımı
Donuk temmuzlar ekiyorum
Takvimin terazisiz eskiliğine
Çarçabuk geçsin üstümden ikindiler
Geyikler gibi avlanmıyor çünkü
Gözlerime bulaşan yırtık sonbahar
-Evliya Çelik'e-
biraz kendimden arta kalan ben vardı
aldım geldim
gülüşüme bir eslik durak verip
tabiatınıza sığınıyorum
çizgiler
hüznün damarlarından emerler
ah uzun..
upuzun görüntümü
yaşamaya karşı küçük sempatiler besliyorum
kıvanır atlar seninle
çünkü sen
üstüne
gecenin siyah örtüsünden başka şey bürünmeyensin
korkunun cendere halini aldığı o saatlerde
beni dinle
ey kıyılarında sabahladığım ağıt denizim..
bir martının negatif uç olduğu
kırmızı bir akşam üstünde
her yöremde bir kurtuluş günü
31
gerçeğe ergi hakikati sezgi ve dahi
ütü masasında hüzünle yatan deli gömleği
ah uçlar kuşardı kuşurumlarda ki
martı üveyik ve serçe biraz belki
(ط ظ ع غ ف ق ك ل م ن و ه ل ا ي ;)
TI.. ط
usumuza bir cennet kıvrımı ile çalınan şu elma
1
göğsünü bahara terket
duanı
akşamın yumuşak şefkatine zerket
zira
adınla başlamanın başladığı yerde
uzanıp görklü bir ölüme
selam selam sana
ey ölümü öldüren
biliyoruz o üç geceyi
Şükrü Özmen şiirinin çıktığı yolda nerelere uğrayabileceğinin güzel bir örneği.
Şiiri sadece yazıp kenara çekilmiyor, onu dünyasının merkezine oturttuğunu da ilan ediyor aynı zamanda;
'evet biz bazen şiirler yazar bazen ağlarız
ki bizi insan tutan
bizi bizde
bizi aşkta ...
ALLAHINA gurban ağzına sağlık bu ne bir düşünce fırtınası. Ağzından bal akıyor. Mest ettin beni...
Başarılarının devamı dileğiyle...