Size bir sevgi verdim
Gönlümden yüce, ölçülmez, erişilmez
Göğsümden kalbimi söküp
Önünüze koydum, tereddütsüz
Sundum, Tanrıya adak sunarcasına
Sunulan aslında, ölümsüz aşkımdı
Gönülden davetim olsun sizlere
Canıma can katan canan da gelsin
Uzan sevgili de yorgun dizlere
Ey yüce sevgili sen ne güzelsin.
Kalemin yazdığı şiir de gelsin
1960- 1970 yılları arasında yaşanıp geçmiş, bir özel dönemden söz edeceğim size sevgili okuyucularım. Söke’mizde yaşayıp bugün merhum olan, Allah’ın rahme-tine kavuşmuş, bir kısmı ise ileri yaşlara gelmiş olarak hala aramızda yaşayan, Söke’mizin birkaç güzel insanından söz edeceğim bu yazımda.
Belki 38- 40 yıl, belki de yaklaşık yarım asır gibi bir zaman geçti aradan. Şimdi ben sizleri o elli yıl önceki Söke’ye, küçük ama şirin Söke’ye, az nüfuslu ama sıcak insanların Söke’si daha başka bir Söke idi o zamanlar. Amma o günleri yaşamamış olanlar nereden bilecekler ki? Mümkün değil, bilemezler. Bilmeyi bırakın, o şurda dursun, hayal bile edemezler. Evet, o kadar kesin konuşuyorum. Ve, adım gibi de eminim. Güzel yıllardı o yıllar. Yaşandı ve anılarda yer alıp tarih oldu. Daha fazla tartışmaya ve iddiaya gerek yok efendim. O yönünü geçelim de anlatmaya devam edelim.
Kent olarak bu denli uygar bir seviyede olmasak da kültür, edebiyat, sanat alanlarında bugünkü kadar yine iddialıyız Sökeliler olarak. Edebiyat, kültür ve sanat dallarında yine güçlü insanlarımız vardı. Daha da genç idiler, daha da ateşli, bece-rikli, özverililerdi… Ve daha da iddialı olarak çalışmalarına hızlı bir şekilde sunma-ya devam edeceklerdir.
Evet, asıl meselemiz iddia değil. Bunu önceden biliyorsunuz zaten… Mesele o yıllarda Edebiyat, kültür, Sanat ve Söke için neler yapmaya çalışmışız, neler yapmışız, kimlerle birlikte yapmışız, bunları size anlatmak, yazarak da tarihi belge haline getirmek… Buradaki gerçek amaç bu. Öncelikle ve de özellikle bunu belirtmiş olalım.
Efendim, sözünü ettiğimiz yarım asır kadar önce o sanatsal çalışmalarımızı yaptığımız tarihte, Kemalpaşa Mahallesi Dere caddesi’ nde Dişçi SADİ, (Titrek dişçi) lakabıyla tanınan, Dişçi Dr. SADİ TARLAN otururdu. Caddenin kenarında bol yeşilli, alçak duvarlı, büyükçe bahçesinin ortasında tek katlı, sahil evine benzer yapıda, güzel ve dikkati çeken bir evi vardı. Merhum Dr. Sadi Tarlan uzunca boylu, kemikli iri vücut yapısında, geniş alınlı, uzunca ama geniş yüz yapısıyla, esmer tenli bir adamdı. Ciddi bir adamdı. Yüzü pek gülmezdi ama gülünce de gülücükler yüzüne çok yakışan bir adamdı. Benim dediğim o yıllarda altmışın üzerinde bir yaşı vardı. Belki yetmişti. Bilemiyorum. Fakat şu bir gerçekti ki, gençliğinde çok yakışıklı bir insan olduğu, o günkü karizmatik yapısından anlaşılıyordu. Ben çocukluğumda çok diş sorunu yaşadığım için, Sadi Bey bizim aile dostumuz haline gelmişti artık. Önceleri oradan tanıştık. Sonra da musiki çalışmalarından dostluğumuz katmerleşti. Sevdiğim ve gizlice hayran olduğum bir dostumdu merhum.
O yıllarda küçük bir kentti Söke… Kentten çok kasaba havası vardı burada. Her meslek sahibinden çok az olduğu gibi doktor sayısı da çok azdı. Elle sayılacak derecede az sayıda doktor vardı. Dişçi olarak da kentte şöhret olmuş, tanınmış bir kişiydi Dr. Sadi TARLAN… Musiki bilgisi ve kültürü de çok genişti Sadi Bey’in. Kasaba da herkesin aile diş doktoru sayılabilirdi Sadi Bey. Bizim aile için de öyle.
Birkaç haftadır Medya renkli ve dikkat çekici manşetleri ile dikkat çekmeye devam ediyor yine… Bu sıralar gazeteler bir önemli konuya parmak basıyorlar. Bir gazetenin manşetinde şu başlık göze çarpıyor:
“BORCU BORÇLA KAPATTIK”. Özetle haberin içeriği şöyle:
” Son bir yılda ihtiyaç kredilerinde %61,7’lik artış yaşandı. Bu artışta pek çok kişinin birikmiş kart borcunun tüketici kredisiyle kapatma yolunu tercih etmesi etkili oldu” diyen, ikinci manşet başlığından sonra şu açıklamaya özetle yer veriliyor:
“Tüketiciler, son bir yılda borçlanmaya hız verdi. Bireylerin tüketici kredisi ve kredi karşıtı kullanımı yoluyla oluşan toplam borç yükü Ocak-Mayıs döneminde %13,4 son bir yılda ise yüzde 40,9 artarak 103 milyar 604 milyon YTL ’ye ulaştı. Bu borcun 74 milyar 847 milyon YTL’ sini tüketici kredileri, 28 milyar 757 milyon YTL’ sini de kredi kartlarındaki borç oluşturdu. “
Öte yandan; tüketici kredileri yılın ilk 5 ayında yüzde 14.1, son bir yılda yüzde 46.1 arttı. Kredi kartlarıyla yapılan harcamalar da, Ocak – Mayıs döneminde yüzde 11,6, yıllık tabanda ise yüzde 29 artış gösterdi. Mayıs sonu itibariyle tüketici kredilerinin 35 milyar 368 milyon YTL’ sini konut, 5 Milyar 791 milyon YTL’ sini taşıt kredileri, 33 Milyar 689 milyon YTL ‘ sini ise diğer krediler oluşturdu. Tüketici kredilerinde en hızlı artış “ diğer “ kategorisinde gösterilen bireysel ihtiyaç kredilerinde yaşandı. Tüketicilerin birikmiş borçlarını kapatmak ve temel gereksinimlerini finanse etmek(karşılamak) için, sıkça baş-vurduğu bu kredilerin bakiyesinin ilk beş ayda yüzde 16,6’, son bir yıllık dönemde ise yüzde 61,7 arttığı vurgulanarak, dikkatler çekildi.
İşe bir başka boyuttan bakıldığında görülen şu; “ Ödenmediği için biriken ve yüksek faiz oranları nedeniyle kartopu gibi büyüyen kredi kartı borçlarını tasfiye ederek, bunu vadeye yayma yoluna başvuran tüketicilerin, ihtiyaç kredisine ağırlık vermesi sonucu, kart borçların-daki artış tüketici kredilerine göre daha düşük kaldı. Ancak bu, işlem borcunun sadece vade yapısını deştirdiği için, toplam borç yükünü ve yıllık artış yüzde 40 ‘ ı aştı.
Yollara bakıp bakıp boynumu büktüm
Bazen gönül koyup, bazen de darıldım
Yıllar yılı hep böyle bakar kalırdım
Hey deli gönül, gel bu sevdadan vazgeç
Bak yaş elliyi geçmiş, sevda neyine
ESİNTİ 07. 01. 2008
Suat TUTAK
ANILARDAN BİR YAPRAK DAHA SİZE...
Anıların penceresini araladım
Kahkahalarla yaşadım seni dün gece
Bir Kanuni oldum namelerde yaşadım
Ak saçlarıma baktım, baktım ağladım
Buruk bir beste döküldü dudaklarımdan
Denge/Makale 08.06.2008 Suat Tutak
Kırmızı etin çok yükselen fiyatıyla halk birkaç senedir, beyaz ete yöneldi. Hem ucuz, hem de daha sağlıklı diye, az da olsa evine öncelikli olarak beyaz et götürmeye başladı. Gelin görün ki, uyanık perakendeciler bu seferde, ona el atmışlardır.
Kırmızı etin çok yükselen fiyatıyla halk birkaç senedir, beyaz ete yöneldi. Hem ucuz, hem de daha sağlıklı diye, az da olsa evine öncelikli olarak beyaz et götürmeye başladı. Gelin görün ki, uyanık perakendeciler bu seferde, ona el atmışlardır.
Ülkemizde ihtiyaçtan fazla üretilen tavuk fiyatlarını 2 YTL’ye düşürüldüğü halde, bazı uyanık perakende satıcıları tavuk etine tezgâhlarında 8 YTL etiket koymaya başlamışlardır. Bu haksız kazanç sağlayan uygulamaları dar gelirli vatandaşı da kötü etkilediği ancak, açıkgöz perakende satıcıların vatandaşa ucuz beyaz et yedirmediği günlük medya haberlerinden tespit edilmiştir. Bu haberler kamuoyu önünde boy boy sergilendiği halde bir çözüm yoluna gidilmemesi, daha da üzücüdür. Medya patronlarının kılını kıpırdatmadan, belki zevkle gazetelerinde büyük puntolarla yayınladıkları bu “ TAVUK KAZIĞI” diye adlandırdıkları bu haber, bir çeşit halkın, dar gelirlinin zor yaşam şartlarıyla eğlenmekten, alay etmekten başka bir şey değildir bana göre… Bazı çevrelere olumlu, olumsuz mesajlar verse de düpedüz vatandaşın acil haliyle alay etmektir.
Öte yandan da; Beyaz Et Toptancılar Derneği Başkanı Demir KUNTER tarafından da önerildiği gibi bu fiyatların ilgili kurum ve kuruluşlarca denetlenmesi gerekir. “ Tavuk eti bugün ekmekten bile ucuz ama vatandaşa yansıtılmıyor” diyen dernek başkanı bu sözlerle tepkisini gösterdikten sonra sözlerine şunları da ekliyor: “Tavuk etinin toptan kg fiyatının 2.40 YTL’ye kadar düştüğü, perakendecilerin 100’de üç yüze varan kar oranıyla satıldığını, bunun da tezgahlardaki tavuk etinin 8.00 YTL’ye yükselmesine neden olduğunu söylediği, tavuk kanadının kilosunun ise 10-12 YTL’ye yükseltilmiştir ” diyerek, sıkıntılarını dile getirmektedir.
Beraberinde çözüm yolunu da işaret ediyor. İlgililerce sıkı ve sürekli kontrol, yaptırım. Evet ülkemizde bunun eksikliği, boşluğu birçok konuda görülüp, yaşanıyor. “Takvim Gazetesi” nden alıntı yaparak özetlediğimiz bu önemli habere gazetece de vurgu yapılarak, özetle şu şekilde değerlendirmeler yapılmaktadır: “ Beyaz et üretimi bir önceki yıla göre yüzde 17.67 arttı ve 1 milyon 99 bin 920 ton oldu. Bunun yüzde 97’sini tavuk eti, yüzde 2.86’sını hindi eti teşkil etti. Tavuk yumurtası üretimi geçen yıl yüzde 8’lik bir artış gösterdi ve 12,7 milyar adet olduğu” belirtildi.
Hatta Faruk ERDEM’ in hazırladığı bu özel haberin sonunda şu görüşlere de yer verildi: “Piknik mevsiminin açılmasıyla satışı artan kanatta da durum aynı. Özellikle “KENE” olaylarının ortaya çıkmasıyla, pikniğe rağbetin az olması, tavukta üretim fazlası oluşturdu. Bu yüzden tavuğun kilosu toptanda 3.50 YTL’ den 2.40 YTL’ye kadar düşerken, kanadın kilosu da 7 YTL iken, 4 YTL oldu. Tavuk fiyatlarındaki bu düşüşün vatandaşa yansıması beklenirken, tam tersi yaşandı. Hatta fiyatlar sezon dolayısıyla perakendede arttı.”
“YÜZDE 300 KAR” El İNSAF…
Gel güzelim bırak inadı…
Bu böyle mi sürüp gidecek?
Kararsızlık sana yakışmıyor,
Bu kadar zor mu?
Seviyorum… Ben de seviyorum, demek.
Bugüne dek, şuana kadar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!