Suat Tutak Şiirleri - Şair Suat Tutak

0

TAKİPÇİ

Suat Tutak

GEL DE, ESKİ BAYRAMLARI ARAMA... (1)

“Geçmişe mazi derler...” ama, öyle maziler yaşanmıştır ki, bir anını bile hatırlamak dünyalara bedeldir. Bu konuda olumlu, olumsuz çokça halk söylemlerimiz vardır. Siz o sözlere, nasıl bakarsınız bilemem amma, ben çok değer veririm onların anlamlarına, anlattığı gerçeklere, sunduğu mesajlara. İsterseniz; aklımıza geliveren, birkaç tanesini yazıverelim, olmaz mı? Örneğin:
“ Eskinin değeri olsaydı, bit pazarına nur yağardı..”
“Eskisi olmayanın, yenisi olmaz..”
“Getirin o eski günleri de, bugünleri yakalım..”

Devamını Oku
Suat Tutak

Tükenmişliği aradım varoluşun içinde
İlmik ilmik
Düğüm düğüm çözdüm tüm yaşamı
Yok olmuşluğu düşündüm
Renk renk
Yaprak yaprak canlandı anılarım

Devamını Oku
Suat Tutak

Olumlu düşünmenin gücüyle insanlar, bilinçaltına önceden yerleşip, olumsuz sonuçlara sebep olan her türlü umutsuzluğu yenebilirler. Bu da onları başarısız insan olmaktan kurtarır. Başarılı yapar.
Geçen gün elime bir kitap geçti. Kitaplığımda bir kitap ararken buldum. “NORMAN VİNCENT PEALE’ nin kitabı… “Olumlu Düşünmenin Gücü” Geliştiren kitaplar dizisinden. Bana ilginç geldi. Baş tarafından birkaç yaprak açıp okudum. Gerçekten sürükleyici, ilginç bir kitaptı. Benim gazete köşemde yıllarca sık sık ele alıp, okuyucularıma aktarmaya çalıştığım bazı konuları ele alıyordu. İnsanlara, “Kendinize Güvenin” diyordu…
Kişilerin kendine olan güvenini yitirmesiyle, hayatlarının nasıl zindan olduğunu, başarının sırrının bu kendine güvenin anahtarında saklı olduğunu, bilimsel yoluyla açıklıyordu. Bunun sözlü olarak insanların kendine telkin etmeleri ile güçlendiğini, dile getiriyordu.
Yazar kitabının girişinde, hemen bu konuya değinip, şu sözlerle başlangıç yapıyordu:
“ … Kendinize güvenin! Sahip olduğunuz yeteneklere inanın! Kendi gücünüze inanmadıkça başarılı ve mutlu olamazsınız. Oysa aşağılık ve yetersizlik duygusu ümitlerinizin kırılmasına yol açar fakat kendinize güvenirseniz başarıya ulaşırsınız. Bu davranış tarzı çok önemli olduğu için kitabın başlıkları üzerine yazılmıştır.” Kitabın yazarı bu kitapta hep ağırlıklı bir biçimde kendi yaşamından örneklerle konuları anlatıyor. Kitabın bir yerinde, yine kendi hayatından şöyle bir örnek vermiş:
“…Günlük yaşamdaki bir sürü işiniz arasında kendinize güvenme fikrini bilincinizde devamlı canlı tutmanız gerekir. Şimdi size bunu başaran bir adamın hikâyesini anlatayım. Bu arkadaşım soğuk bir kış sabahı beni MİDWESTERN şehrindeki bir otelden arabasıyla aldı ve konferans vereceğim, otuz beş kilometre kadar uzaktaki başka bir şehre götürdü. Yol kaygandı ve arkadaşım benim alıştığımdan daha hızlı araba kullanıyordu.” Kendisine; (acele etmesine gerek olmadığını, vaktimizin bol olduğunu hatırlattım.) “Arabayı biraz hızlı kullanıyorum diye üzülmeyin”, dedi. “

Devamını Oku
Suat Tutak

Yazılarımı dikkatle incelerseniz, görürsünüz. Ben, hiçbir siyasi parti adını zikretmiyorum. Hiçbir siyasi parti adayının adını da söylemiyorum…Benim için hepsi birer vesile, sebepten ibaret. Yasalara göre; bu merdiven basamaklarını tek tek basarak, onların siyasi aracılığıyla Yönetim ve İcraat makamına geçebiliyorsunuz Herkesin görüş ve programına saygımız var. Tabiidir ki, buradaki birinci şart şu; “ Amaç, Söke’ye hizmetse…”
Çünkü; her şeyden önce benim için, Söke ve Söke’nin geleceği, önde gelir. Derdimiz, bu…
Zamanı gelince, bazıları gibi Söke’yi terk edecek değiliz. Söke’de doğduğumuz gibi, Söke’de ölüp, toprağın altına gireceğiz. Söke; yine var olacak ve bu Söke’de bizim çocuklarımız, nesillerimiz, gelecek kuşaklarımız yaşayacaklar…Öyle ise; atılan her adım, yapılan ve yapılacak her hizmet, Söke için olmalıdır. Çocuklarımızı mutlu, aydınlık, huzurlu, güvenli ve uygar Söke’nin yarınlarına taşımalıdır. Verilecek oyların doğru adrese gitmesi, o adreste güçlü bir irade ve icraat oluşturması için çok önemlidir. Cevap vereceğimiz sorulardan biri, kesinlikle şu olmalıdır. “ Bize; bunları kim ve hangi siyasi ekip, sağlayacaktır? ” O ekibi; diğerlerinin içinden seçip tüm birleşik oylarımızla, göreve getirmeli, ondan sora da icraat beklemeliyiz. Daha sonra da, hesap sormak için, kendimizde hak aramalıyız.
Az önceki satırlarda belirttik. Ne dedik? Mutlu bir Söke! , Aydınlık bir Söke! , Huzurlu bir Söke! , Güvenli bir Söke! , son olarak da Uygar bir Söke! , dedik. Şimdi; bunlara bir başka cevap arayalım:
a. Söke, nasıl mutlu yapılabilir?
b. Söke, nasıl aydınlık olabilir?

Devamını Oku
Suat Tutak

Sevenler gece ölür dediler anne
Ben her anımın deminde öldüm anne
Sen yoktun, sevgin yoktu ne acı anne
Ben her anımın deminde öldüm anne

Mavi gözlerini düşünüp ağlarken

Devamını Oku
Suat Tutak

Evet; istesen de, istemesen de yine sen. Şu fena kalpteki inleyişler sürdükçe, gönlümün feryadı devam ettikçe, kurtuluşun yok güzelim. Sen; sen, sen… Yine sen! ! ! İçimdeki sevdayı sana bir anlatabilsem.
Bugün Pazartesi… Tüm gün boyunca seninle görüşemedim, yazışamadım. Bir bilsen, ne haldeyim. Ahhh; o güzel gözlerinin içine bir kez daha bakabilseydim. Satır satır önüme dökülen o güzel sözlerini, bir kez daha okuyabilseydim.
Gülüşün bir başka güzel, sesin bir başka güzel, hele kahkahan anlatılmaz güzel… Kendinse, güzeller sultanısın. Ve, benim gönlümün sultanı… Biliyorum ki; için içine sığmıyor, bu satırları okurken. Dolup do-lup taşıyorsun. Nefes almakta bile zorluk çekiyorsun. İçini çekip hasretle boynunu büküyorsun. Senin de içinde bir şeyler eriyor. Sol yanın yandı-ğını, acıdığını hisseder gibiyim. Bana “ Yapma S…”dediğini duyuyorum. Nasıl yapmam canımın içi? Özelim. Nasıl yapmam? Mümkün mü o? Tutuşmuş bir bacayı üfleyerek söndürebilir misin? Benim de içim yanı-yor… Tutuşmuş yüreğim. Sevdam tutkuya dönmüş. Sabretmek, susmak, yanmamak elde mi? Ne edeyim, senin kadar sessiz, sabırla, olgunlukla karşılayamıyorum, bu değişikliği… Çarem de yok. Elim, kolum bağlı. Şartlar aşılası değil. Eeee, ben de Ferhat değilim. Belki; Mecnun olabilirim ama Ferhat kadar cesur, gözü pek değilim. Olamam… korkak da değilim fakat elim, kolum bağlı. Çaresizim…
Sevgili canım dostum. Bu şartlarda sanırım sen Güzin Abla rolüne devam edeceksin. Ben de (garip sevdalı) ’ yı oynamak zorunda kalaca-ğım. Modern çağın (MECNUN) ’u olacağım. Herhalde bir süre daha rollerimiz bu şekilde devam edecek. Durumumuz onu gösteriyor. Ömrümüz de boşa geçiyor. Keşke her birimiz henüz 15–20 yaşlarında ya da 25–30 yaşlarında olsaydık… Olabilseydik. O zaman şartlar ne olursa olsun, daha kolay çözerdik sanırım. Şimdi zor… Çok zor. Amma, imkân-sız değil.
Bazen umudumu yitiriyorum. Ömrümüzün sonuna yaklaşmışız… Ne kalmış şunun, şurasında? İşimiz zor, çok zor görünüyor. Fakat kor-kum yok. Yılmayacağız. Yaratan Allah’ın izni ve de yardımıyla mutlaka bir çözüm, bir çıkış yolu bulacağız. İçimde bu duyguları doğrulayan çok güçlü hisler var. Evet, gönlümün son sultanı… İçime öyle doğuyor… Bu sevda, yalnızca kalplerde yaşanıp, orada son bulmayacak. Zaman bunda da en güzel ilaç… Beklememiz, sabretmemiz gerek. Bekleyeceğiz.
Toprağa ekilen tohum hemen yeşerip meyve vermiyor. Bazı işlev-ler, hizmetler, belli bir zaman dolduktan sonra meyveye, ürüne dönüyor. Öyle değil mi canımın içi? Biz de; Lale Devri’nin meşhur şairi NEDİM olacağız. Aynı yolu izleyeceğiz. Özleyip, hasret çekip ağlayacağız amma, zamanı gelinceye kadar buluşmayacağız… Sürekli birlikte olma anlamın-da tabii… Ya da buluşmak istemeyeceğiz. O zaman dolunca da, tüm hasretimizi kana kana yaşayıp kavuşarak, geçmişe bir kalem çekeceğiz. Bir daha geriye bakmadan vuslata ereceğiz.

Devamını Oku
Suat Tutak

Bilirim seni Anadolu’m…
Ayakların Akdeniz’de,
Gövden Anayurdun koynunda,
Göğsün Marmara’da,
Bir elin Karadeniz’de,
Bir elin Ege Denizi’nde,

Devamını Oku
Suat Tutak

ESİNTİ 14. 09. 2006
Suat TUTAK


SÖKE’DE TİYATRO, KÜLTÜR,
SANAT VE EDEBİYAT’A GENEL BAKIŞ...

Devamını Oku
Suat Tutak

SÖKE’DE TİYATRO Hüseyin AKKAYA
O5. 05. 2004

Tiyatro, bir ülkenin eğitimi için en yararlı ve en etkin araçlardan biridir. Hatta en önemlisidir diyebiliriz.Ülkenin yüceldiğini ya da çöktüğünü gösteren bir barometredir. Duyarlı olan, doğru olan, doğru yönetilmiş bir tiyatro bir halkın duyarlılığını birkaç yıl içinde geliştirebilir buna karşılık, uçmaya yarayan kanatları at tırnağına dönüşmüş, yani soysuzlaşmış bir tiyatro bütün ulusu hantallaştırır ve uyuşturur demiştir, çağımızın büyük ozanı ve tiyatro adamı FEDERİCO GARCIA LORCA.
Söke’de Amatörce tiyatro çalışmaları 1982 yılında başlamıştır. O zamanın İlköğretim Müdür Yardımcısı Nevzat SEÇEN, Devlet Hastanesi Müdür Yardımcısı Hüseyin AKKAYA ve esnaftan camcılık yapan ORHAN KALAYCIOĞULLARI’ nın bir araya gelmesiyle, Amatör Tiyatro Topluluğu kurulmuştur. İlk oyunları Ali YÖRÜK’ ün ÇATALLI KÖY adlı oyununu birkaç ertelemeyle birlikte 4 Haziran 1983 tarihinde Ticaret Lisesi Ömer KOCAÖ-NER Salonu’nda sergilemişlerdir.Tiyatro Topluluğu 1982 yılında kurulmasına rağmen oyunu ancak 1,5 sene gibi uzun bir zamanda sahneye koyabilmişlerdir. Bunun da sebebi bürokratik engellemelerdi. O tarikte text inceleniyor, oynayanlar tek tek araştırılıyor ve ondan sonra izin veriliyordu. Oyun iki kez, zamanı belirlenip sahneleneceği sırada izin verilmemişti. Buna rağmen amatör ruhlu tiyatrocular inatla ve büyük bir kararlılıkla oyunun sergilenmesi için çaba harcamışlardır.
O günkü kadrodan şu anda aramızda olmayan ve hakkın rahmetine kavuşan 2 köylü rolünde Ramazan BEDİZ’ i rahmetle anıyoruz. Oyunu Hüseyin AKKAYA yönetti. Işık ve dekor işlerini M. Ali KARAYAĞIZ yaptı.

Devamını Oku
Suat Tutak

Şair, Gazeteci ve Yazar Suat Tutak; 7 Eylül 1945 günü Aydın ili, Söke ilçesinde doğdu. Babası Davut Tutak, 93 Harbi Kafkas Muhacirlerindendir. Üçü erkek, ikisi kız kardeşin en küçüğüdür. Babası Davut, Kurtuluş Savaşı’nda kendi atı ve silahı ile gönüllü olarak Kuvay-ı Milliye’ye katılıp, Afyon Cephesi İLKKURŞUN denilen mevkide yaralanan, bir Kurtuluş Savaşı Gazisi’dir. 1313 tevellütlüdür. İbrahim ve İdris amcası Çanakkale’ye gönüllü olarak gidip savaşa katılmış, İbrahim amcası şehit olup orada kalmış, İdris amcası da Çanakkale’de kalıp ne olduğu bilinmeyen, kayıp askerlerdendir. Annesi Zehra ise ev hanımıdır. Annesi 1958 yılında vefat eden şair, on iki yaşında anneden öksüz kalıp büyümüş, babası Davut ise, Şairin askere gitmesinden yirmi gün önce, 6 Mart 1965 tarihinde vefat etmiş, yirmi gün sonra da şair Suat, öksüz ve yetim olarak askere gitmiştir.
Suat Tutak; İlk, Orta ve Söke Akşam Ticaret Lisesi’ni ilçesi olan, Söke’de bitirmiş, Eskişehir Anadolu Üniversitesi (AÖF) İşletme Bölümü 2. sınıftan öğrenimine ara vermiştir. Ekonomik nedenler sebebiyle, çocuklarının Lise ve üniversite çağı gelmesi nedeniyle okula ve öğrenimine son vermek zorunda kalmıştır. Şairin; A. Mustafa, H.Taner, Melek, Muharrem ve Murat adlarında ikisi bekar, H.Taner evli olmak üzere beş çocuğu vardır.
Suat Tutak; yaşamında Edebiyata, kültür ve sanata çok önem vermiş, 1960 yılından buyana edebiyatın her dalında diyebileceğimiz, çeşitli eserler vermiştir. Ayrıca Tiyatro oyun yazarlığı, Sinema senaryosu çalışmaları, amatörce yağlı boya resim çalışmalarını sürdürmüştür. Resim dalında da 2’lik Ödülü gibi aldığı ödülleri vardır. 657 Sayılı Devlet Memuru emeklisidir. Söke Belediyesi’nden 1993 yılı Mart ayında emekli olmuştur.
Suat Tutak’ın 1980 yılında ilk şiir kitabı olan, “SEVGİ BAAHÇESİ” yayınlanmış, elinde mevcudu kalmamış, tükenmiştir. İkinci baskısını planlamaktadır. 1998 yılında da ikinci şiir kitabı olan “CANIMSIN TÜRKİYE’M “ adlı kitabı yayınlanmıştır.Ondan da elin de çok az sayıda kalmıştır. Şair Suat; bilgisayarda hazırlayıp ciltleterek, birer örnek şeklinde elinde bulundurduğu, ekonomik nedenlerle baskısını yaptıramadığı, “BAZEN AĞLAMAK GEREKİR “ adlı ro-manı, “YAŞAM TÜNELLERİ “ adlı öykü kitabı, on beş öyküden oluşmaktadır. “ANILARLA SÖYLEŞİ “ adlı ikinci öykü kitabı, “ŞİİR KÜLLİYATIM” Cilt-1 adlı tüm şiirlerini içinde toplayacak olan ve 3 cilt olacak olan DİVANI, “ GÖNÜL ÇİLESİ “ adlı şiir kitabı, “SEVGİYE ÖMÜR VERDİM” adlı şiir kitabı, “GÖNLÜMDEKİ ÇİĞ DAMLALARI” adlı şiir kitabı, “ZAMANA TUTUNMAK “ adlı şiir kitabı, GÜL YAPRAĞINDA AŞKI YAŞAMAK” şiir kitabı ve “HAYAT BÖYLE BİR ŞEY (Her son başlangıçtır) adlı Tiyatro oyunu,
“BİR BAŞKADIR ŞİİRDE YAŞAMAK” daha nice şiir ve şarkı sözü kitapları basıma hazır olarak beklemektedir. Ekonomik ortam doğdukça bu kitaplar basılıp, okuyucusuyla buluşacak-tır.
Şair Suat Tutak; bu sürekli üreticiliği yanı sıra Söke kentinde bu güne kadar yapılan kültür ve sanat etkinliklerine katılmayı, vazgeçilmez bir görev sayıp katılmış, çok sayıda şilt, başarı ödülleri, çok sayıda teşekkür ve takdir belgeleri almıştır.Bu çalışmaların yanında 1967 yılında Söke’de Amatör bir Şehir Tiyatrosu kurmuş, Hababam Sınıfı oyununu sahneye koymuş, oyunda kendisi de küçük bir rol almıştır. 1992 yılında Söke Hacı Halil Paşa Halk Kütüphanesi Koruma Derneğine bağlı olarak SÖKE BEŞPARMAK Kültür ve Sanat Dergisi’nin yaşama girmesinde kurucu olarak büyük emeği vardır. Ardından; 2001 yılında Söke Şairler ve Yazarlar Derneği’nin kuruluşuna yine Kurucu üye olarak katılıp, yönetiminde görev amış, halen bu derneğin Yönetim Kurulu Başkan, 2008 yılında Dernek yönetimini genç arkadaşlarına bir genel kurulla devretmiş, şuan o derneğin ONURSAL BAŞKANI olarak danışmanlığını yapmaktadır. Dernek kuruluşundan bir yıl sonra 2002 yılı Eylül ayında, Söke SARIZEYBEK Edebiyat, Kültür, Sanat ve Turizm Dergisi’ni yayın hayatına sunmuştur.

Devamını Oku