Suat Tutak Şiirleri - Şair Suat Tutak

0

TAKİPÇİ

Suat Tutak

Güle oynaya yuvamıza girelim
Yüz yüze, diz dize, el ele gelelim
Gizli açık geçmişimizi silelim
Gönül bağımıza göz göze gidelim

Özlem dolu sevgilerle birleşelim

Devamını Oku
Suat Tutak

Evde kimseler yoktu… Bayan ev sahibi anahtarıyla evin kapısını açtı. Küçük dar bir girişten sonra uzun ve de genişçe bir oturma odasına girdiler. Adam bayanın elini öptü… Öptüğü bayanın elini çevirip avucunun içinden de öptü. Bayanın avucunun içi ateş gibi yanıyordu… Amma adamın dudaklarının ateşi, bayanınkinden fazlaydı. Ne zaman ki adamın dudakları, bayanın avuçlarıyla birleşti. Kadının kanı alevlenmişti.
Bayan içinin titrediğini, bu küçük temastan duygulandığını hissetti. Ardından birbirlerine sarılıp hasret giderdiler. İki vücutta bu sarılmalardan etkilenip, duygulanmıştı. Adam, kadının belinden sarılarak, kendi vücuduna çekti. İki vücut birbirine iyice yapıştı. Kalplerinin hızlı atışlarını ikisi de duyuyordu.
Adam, bayanın gözlerinin içine bakarak:
_ Şakacıktan sevgili olamama izin vermiştin. Şimdi öpmeme de izin verir misin diye, sordu?
Bayan ses çıkarmadı. Adam, yavaşça eğilip dekolte elbisesinin açıkta bıraktığı omzundan öptü ve hafifçe ısırır gibi yaptı. Bayan arkadaşı ses çıkarmayınca, ardından boynuna, oradan da dudaklarına yükseldi. Dudaklarına gelince durakladı. Dudaklarını, bayanın dudaklarına hafifçe değdirip geri çekti. Sonra da güçlü bir şekilde, dakikalarca dudaklarını öptü… Onu öperken, kadının vücudunun derinden derine titrediğini hissetti. Ellerini beline ve kalçalarına doğru kaydırdığı anda, bayan ani bir hareketle:
_ Hayır, dedi. Adam ise:

Devamını Oku
Suat Tutak

Son on günün gazetelerinde ise öne çıkan özlemli haberlerin içinde petrolün varil başına fiyatı, Telekom’un bu yılın ilk çeyreğinde elde ettiği 398 milyon gibi büyük karı ve de artan enflasyonun beraberinde getirdiği beklentiler dikkatimizi çekiyor.
İlk bakışta üç ayrı konu gibi görünen bu konular, aslında birbirinin özünü teşkil eden, birbiriyle bağlantılı, tek kökenli bir konu. Temeli ekonomiye dayalı… İlk olarak başımızı petrol fiyatlarına çeviriyoruz. ABD Enerji Bakanlığı verilerini incelediğimiz zaman, 1970 yılında varili 1.80 dolar olan ham petrol 2008 Ocak ayında varil fiyatı 100 doları aşmış…
Ne olmuş yani demeyin. Bu kadarla da kalmamış… On gün önce 11 dolar birden artarak bugüne kadar gelip geçen tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 139. 12 dolara kadar çıktığı tespit edilmiştir.
Yıllara göre petrol fiyatlarına şöyle bir bakacak olursak 1970 ‘ten bugüne 28 yıllık petrol fiyat seyrini rahatça görebiliriz. Örneğin 1970’de 1.80 dolar olan petrol varili, 1974’de 10 doları geçiyor. 1979 İran İslam Devrimi’nin şokuyla petrolün varili 20 Doları geçiyor. 1986’da üretimdeki artış sebebiyle 10 doların altına gerilemiştir. 1990 Körfez Savaşı sırasında 40 Doları aşan petrol varili, 18 Ekim 2007’de 90 dolar olan petrol varili, 31 Ekim’de 95 doları bulmuş, 2008 yılının Ocak ayında 100 doları aşarak, tüm dünya piyasalarını karıştır-mıştır.
Telekom ayağına bakacak olursak; Türk Telekom’un bu yılın ilk çeyreğinde 398 milyon 653 bin YTL “NET KAR“ elde ettiği bildirilmiştir. Yılın ilk çeyreğinin bilânço sonuçlarına ilişkin açıklamada, şirketin ilk çeyrekte satış gelirinin 2007’nin aynı dönemine kıyasla, yüzde 13 artarak (%13) 2 milyar 423 milyon YTL’ ye ulaştığı, faaliyet karının ise yüze 24’lük (%24) artışla, 666 milyon YTL olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Genel Müdür Paul DOANY, halka açık bir şirket olarak ilk defa birinci çeyrek sonuçlarını açıklamaktan büyük memnuniyet duyduklarını sözlerine eklemiştir. Bu da Telekom’un kar ayağıdır.

Devamını Oku
Suat Tutak

Bugün benim doğum günüm gönül… Duygularımın yalnızlık ormanında kaybolmuş durumdayım. Gözlerimde birikmiş hasret gözyaşlarım, ilkbaharın bereketli yağmur bulutlarından boşalacağı anı bekleyen, yağmur damlaları gibi. Bir hüzün var içimde hasretle karışık… Biraz buruk, biraz acılı, biraz da hüzünlü. Doğum günleri bana hep böyle hüzün verir. Birazcık da yüreğimi acıtır… Canımın içi, sen de yoksun şuan yanımda. Kabarıyor yüreğimdeki acı, tutuşuyor… Sanki orman yangını başlıyor içimde. Alevler sarıyor benliğimi. Alevler sarmış ormanımın dört bir yanını. Cayır cayır yanıyor tenim, vücudumun en ücra köşesi… Gözpınarlarımda irileşmiş, akmaya hazırlanan yaşlarım… Düşünüyorum; ne zaman geçiverdi onca yıl? Altmış üç yıl bitmiş, altmış dörde adım attım az önce… Biliyor musun, içimde hala çocuksu coşku, çocukluk yıllarının heyecanı, özlemi. Bazen isyan ediyorum geçen yıllara…
Neden insanlar hep çocuk yaşta kalmazlar? Çocukluk yılları nasıl da çabucak geçer. Dönüşü olmayan yol gibidir çocukluk dönemi. Geçti mi geçer. Gitti mi gider, bir daha geriye dönmez. Ağlamanız, sızlamanız, isyanınız ya da çok istemeniz fayda etmez… Gülen gözlerle size bakan aynalar, gün gelir yaşlılığınızı tüm çıplaklığıyla yüzünüze haykırır. Sinsi sinsi sırıtarak size der ki; “Vah vah! Ahın gitmiş, vahın kalmış! “ Bu çok acıtıcı bir sözdür. Yüreğinizi dağlar. O an o aynayı kırmak istersiniz içinizden… Ama aynaların günahı ne? Bir güzel şarkı geldi şuan aklıma: “NE KIŞ DEDİM, NE BAHAR – İÇTİM SABAHA KADAR – ERKEN AĞARDI SAÇLAR – YILLARIN GÜNAHI NE? “
Evet ya gönül, saçlar erken ağardıysa yılların günahı ne, değil mi? Çok doğru… Yaşamın zorlu koşulları, insanların acımasız ilişkileri, sevgini dışlanışı, saygının ortadan kalkması, her gün artan yaşam zorluğu, yaşamdaki parasal dengesizlikler, darlıklar bir de gurbet ve de hasret insanın saçlarını ağartırsa, döker de yok saça götürürse, bunda yılların da, aynanın da, sevdanın da günahı olur mu? Fakat gönüllerin de bir suçu olmaz… Sevgi seven insana zarar vermez ki yeter ki karşılıklı olsun… Elbette tek taraflı olan her şey zarar verici, üzücü ve kahredici olur. Zaten onun adı sevgi değildir ki!
Sana doğum günümü söyledim. Senin haberin yok gönül… Bu yazımı okuyunca öğrenmiş olacaksın. Satırlarından senin de sevdiğini anlıyorum. Bilsen o satır aralarında neler neler gizli… Şuan okuyamazsın, anlayamazsın belki, amma bir gün anlayacak ve de çok rahat okuyabileceksin. O zaman gerçekten seven insanların duygularını sen de yaşamış, kendi dünyanda kendinle ve de sevdiğin kişi ile paylaşacaksın. İşte o gün, beni hatırla, olur mu?
Sensiz olduğum zamanların bitmeyen dakikalarında, sabaha varmayan gecelerin kara saatlerinde ben nasıl tutuşup yanıyorsam, sen de öyle beni düşünür müsün? Herkes odasına, yatağına çekilip kapandığında, benim gibi yalnız yatağında sevginin ateşiyle tutuşup, hasretle yanar mısın acaba? Ben ömrümce o mutluluk anını vuslatı sevdiğim kişiyle yaşayamadım. Onun acısı, burukluğu içinde yıllarımı tükettim. Bir gün bulurum umuduyla yaşadım hep… Sen bunun ne demek olduğunu bilir misin? İşte şuan yine o duygular içerisinde yanmaktayım gönül… Yalnız yaşanan yılbaşılar, bayramlar, yaş günleri, sevinçler, acılar… O anları bensiz yaşadığın her zaman sen de beni anınsa olur mu gönül… Şimdi herkes sevdiğini koluna takıp evinin yolunu alacak. Gidecek. Ortak dünyalarına dalacaklar. Bense yine sensiz ve yine yalnızım… Öyle bir yaş günümü yaşıyorum şuan. Gel şu hasreti bitir gönül. Bitir şu hasret.
Gayrı ne can dayanıyor, ne de ceset… Anlarsan sen anlarsın beni özelim… Canımın içi, gönülüm. Ancak sen anlarsın beni. İnan ki sen… Seni sevdiğimi unutma canım olur mu? Unutma sevdamı.

Devamını Oku
Suat Tutak

V A Z G E Ç...

Yollara bakıp bakıp boynumu büktüm
Bazen gönül koyup bazen de darıldım
Yıllar yılı hep böyle bakar kalırdım
Hey deli gönül gel bu sevdadan vazgeç

Devamını Oku
Suat Tutak

Sevgilerin bağ bağ oluşu gönlümde
Özlemlerin dağ dağ oluşu yollarda
Hangi saati bu gecenin bilmem
Bildiğim tek şey senin sevdan
İnanmıyorsun hala, değil mi?
Benim için hava hoş da,

Devamını Oku
Suat Tutak

1.Hikâye
Kavak Ağacı ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

Devamını Oku
Suat Tutak

Bir müzik
Bir resim
Bir şiirce
Düşersin parmaklarımdan..

Yayımda müzik

Devamını Oku
Suat Tutak

Yine karakış geldi apansız
Sararan yapraklar
Uçuşuyor rüzgârın önünde
Sen benim gönlümde,
Umudumsa dudaklarının arasında,
Dökülecek birkaç sözcüğe

Devamını Oku
Suat Tutak

SEVİYORUM SENİ...

Aylardır ısrarla söylemek istedim
Susturdun sitemlerinle, dinlemedin hiç
Her defasında beni...
Susuz götürdün pınarın başına

Devamını Oku