Yol akar
Dokunur, paranoyak aşınırsın taş!
Dalgalarca kıyına vursam
Yosunlaşırım.
-Göz göze sevdalanır,
Ten tene büyür-
Sorgucum bensiz de sanki
Gece geliyor
Yasak bölgelerden geçemezsin!..
Çığlığa dönüyor bütün
Yazılışı kadar zor geliyor “gri”
mavisinde yüzerken balık.
Yok, el sürmeleriniz
Parmak izleriniz haritalar kadar insan
Yalnız
Noktasız bitiyor şiir
Ölmüyor elleri yosmalığın
Ardıl bir umut
Kaygısız ölmenin eğri yolu
Ezber cümlede
Boşluk gibi asılır askı...
Anlatı geniş, anlatı dar bir varış
Çokça masal çocukları
-örselenen sevda
Ne bir ölü dil ismi yazıyorum
Ne konuştuğum bir başka ölü dil
Ölüm, bıçağını kendi kınında taşır!
Yetmiyor anlatıya
Derler ki; ihanet közü yürekte küllenir
Yüreğim kabuksuz yara
Ey yaşadığım zaman!
Sana yazdım, sana sordum
Bağışlama... Anla
Gerçeği yitiren canlı ölür
Ey yaşadığım zaman!
Adını verdiklerim
Sonunda unutkan şiir
Giriyor gibi yaşamın koynuna
Ölüme yatıyorum diri
Tanımlayamaz oluyorum günü çocuk oyunlarından
Tanımlayışın parçaları artık sanı mı?
Düşlerin aralık bıraktığı yerde
Boğuluyor yaşayış, boğuluyor ölüm
Tepede saca düşüyor yağmur
Alın çatında bir ses...
İçte besleniyor mor
Geri sarıyor zaman
Pandora’nın kutusundan bir şey çıkmaz
Her şeyin sonu ritmine esrik
‘’Pi’’yi tanımlamak gibi değil
Yaşamı yaşanılası kılmak
Düş imler gibi
Duvarlarını boyadım evlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!