Su kenarında
Amonyak kokusu gibi yoğun ve dalgınsam
Eski zamanların yeniliğinden
İfade eksiliyorsa sesim
Kendini aşan yolsuzluklardan
Gül renginde pıhtılaşıyorsa kanım
Minare dikilir, kubbeler örtülür
Dikeyler yatayları, dişiler erkekleri, artılar eksileri
Zamanlı keser durur
Kesenden kaçmaksa yol!
Kesilen ne?
İskele ister mi gemileri
Geldim...
Gelişi aranmayana ‘’geçti artık’’
Tanım olamayacağına
Rengi belirsize giyinik zaman
Zaman... ‘’Kimsenin adı kimseye tutmaz’’
Cümlesini tanımlayamadan geçtim
İçinde ihtiyar bir balıkçıyla;
Sabahın erkeninden gecenin ıssızına değin
Aralıksız denizlerde dalgalı çocuk...
Sesleniş sonlarında bunca ünlem,
Uğultusu keskin bıçağı koruların
Kendime iniyorum
Sen
Gül Dikiyorum
Kırmızı ben
Yol yok elime gelen
Bir dokun ki uzak...
I
Bahara tüneyen cıvıltısı sönmüş kuş
Uzun bir soluk içinde büyüyen ölüm
II
Ey sevgilim ölüm!
Koşulsuz çıplaklığımla giriyorum bahçelerinize
Bir koklama zaman sonsuzluğu
Bu alfabeden öğreniyorum okumayı
Yazmayı mürekkep çiçeklerinizden
Ötede
Duvar çatlağına düşüyor karanfil ölüsü
1
Hane hane dolaştım
Karanlık müzik donuğu
İzbe odalara girdim
Korku servi bir zaman
Zaman, ölüm tanıtmaktan büyür
Unutmak bilmekten yer edinir
Unutmayı bilmeye vermek
Işık huzmesi... Alfabe
Geçmiş binlerce şehir
O şehirlerde ozanlar "lir" çalarmış
Kelimelere oya gibi işlenirmiş tını
O şehirler de
Yalnızlık
Yalnızlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!