Ve madem, saman alevi gibi yanmayacaktık,
savrulmayacaktık oraya buraya...
Meyvesiz bir ağaç gibi yeşermeyecek,
gölgemizde teselli bularak batmayacaktık;
bin hüzünle dağların ardına...
Böyle böyle dökmeyecektik,
beni alamazsın
aldığını sansan da kandıramazsın
beni çok kolay karalayabilirsin ama
beni anlayamazsın
anladığını sansan da
SANKİ ÇOK PİŞMANMIŞ GİBİ
Sanki çok pişmanmış gibi...
Gönlünü alıyormuş gibi...
Çok dürüstmüş de
ve fakat
çaresizlikten ne yapacağını bilemiyormuş gibi...
Yaptıklarınız içinize siniyorsa.
Geride bıraktıklarınız için kaygı duymuyor,
geçmişe ait bir pişmanlık
aklınızı yüreğinizi vicdanınızı kemirmiyorsa...
Bilakis huzurlu ve keyifliyseniz...
Mutluluğunuz, balkonunuzdan sarkan bir sardunya,
Güzel sözlerin, acının, isyanın gizlendiği evdi şarkılar,
Ve hep bildiğimiz şarkılar gibiydi anlaşılmaz hayatlar...
Kahır yüklü, acı yüklü, isyan yüklü...
Sonu gelmez ayrılıklar...
Özlemler bir aşkla dillendirilse de
Şarkılar söylensin diye ayrılıklar var.
Çünkü ayrılıklar, acılar, zaferler olmasaydı şarkılar olmazdı.
Mutlaka senin de kalbinin bunlardan nasibini almış bir şarkın var.
Yüreğinin ateşini yakan ve söndüren; ateş ve su...
Bir türlü kavuşamayan gün ve gece...
Lakin, ne her şarkı seni anlatır ne de her müzik bizimdir.
Nimbusların değildir sade gökyüzü
Kararsa da açar mutlak güneşler
Dinle çığlık çığlığa uçan kuşları
Hep bir ağız, gel kendine demişler!..
Yere düşen gölgen isyan etmezse
Vaktiyle alınamamış kararlar,
yapılamamış işleriniz gardiyanınız olur.
Kendi ellerinize vurduğunuz kelepçeler,
ayağınıza vurduğunuz prangalar...
Gün gelir durup durup sorguya çeker sizi
ağırlığınca...
Sen ki; şehitlerin en yücesi,
Sen ki; kalplerimizin durduğu, nutkumuzun tutulduğu yerdesin.
Sen ki; ihanetlerin en yangın yeri,
Sen ki; acısından uğundumuz kör karanlıkların yağız ağıtısın...
Sen ki; namusum, inancım, direncim,
Bayrağımı diktiğim ay yıldızımın içindeki renktesin...
Eşyalarını bir bavula sıkıştırıp gitmek yetmez.
Kalbini, böbreğini, aklını da alıp gitmelisin.
Hiç düşünmemişken yürüyor olmayı
ve adımlarını...
ayakların adımlarken anlarsın,
Seke seke gitmenin hazzını...




-
Nurşen Ünal
-
Melih Taşer
Tüm Yorumlarmerhaba,sevgili silvan hocam nasılsınız Ben Nurşen Ünal,sizinle amasya konulu seminerimiz sayesinde tanışmıştık 19 mayıs üniversitesi meslek yüksek okulunda bir ödev olarak başladığımız çalışmamız sizlerin sayesinde büyük bir etkinliğe dönüşmüştü.ben ve 3 arkadaşım size minnettarız.ben şimdi selçuk ...
merhaba silvan hanım bende ege üniversitesi dtmk halk oyunları bölümü 2002 mezunuyum.Şu an adnan menderes üniversitesinde görev yapıyorum.Kuşadası folklorüyle ilgili bir sunum hazırlama aşamasındayım.Fakat sadece kuşadası olarak araştırmalarıma devam etsemde çok fazla bilgiye henüz ulaşmış değilim! ...