Deftere yakışan bir yazı
Kitabına göre cüz..
Sevgilerden elalan bir yol ve yüreğinden ırak bir hayat
Lütfen yani ne cehennemse
Bulan durmasın gazlasın gitsin
Sevgi dünyasından ziyade insan uman varsa
Ağaçlarda bir takım takur tukur tır
Toprakta kendi çukurunu kazıyan sin..
Elmaya sinmiş çürükleşmelerin yaka paçasına ardı arkası kesilmez
Her tarafı dayalı döşeli kırık bir fanus
Yani altın tepsiler üstünde yalan yanlış terane
Onaylı imzalı hem de hasbel keder olacak şey değil..!
Sağlıklıca gelişimini temin edemediğindendir
Hep kundaklandığı sancı birikimlerine düğümlü kalarak
Nesiller boyu birbirini devralıp
Devreden körü körüne bağlılığın
Üzülmüş usanmış ipinde boncuk boncuk gözsaçımı
Bütün sermayesi
Şehrin ayak bağına varıp kurtulan nehirler
Sus divanını bozan fısıltılarla gece karanlığına şarkılar eder
Nedendir bilmem
Kalbimde bu fasılda ince bir mızaba dokunur elleri ansızlığın
Bir sızı yikinir incelerden ince sessizliğe doğru divaneleyin
Ateşler basar bu fasılda döşümde sökünen şeyden,
Ölmeyecek debisinden ayakta kalanlar akarı
Akarı kokarı ölmeyecek dep-dübüsünden patır kütür iyi velakin
Böyle gözboyamacılığın körlüğe gönenmiş bağlarıyla çallı çabut
Ab-ı hayat kevserleridir diye uzanan çarçurdan
Tutunacak dal bilip zayi
Böyle şipşirin
Atatürk` tür
Yüzünü günese dönen günaydinlarin yurdu Türkiye`dir
Gölgeleri dag pinarlari kadar serin, doruklari siradaglar kadar yagmur kar
Ekinlere sorsan Atatürk`tür derin vadi ucsuz ova
Kelebeklere sorsan yulaf yonca toprak tarla tozduman
Doludizgin bulanmis bulutlardan insana yolalmis bahar
Sallanmış yoksul bir mendili uzakların ardından
Aklının ucundakileri aramaya, nice kaçaklar
Bulmaca boşlukları gibi nutku sus,
Bilinmezliği yangın
Yıllarca yollara düşüp de
Uzakları nasıl solduğundan
Şekerli mentollü ciklet sakızlarından renkli numaralık
Ağız dolusu vıcık vıcıklık şişirip patlatan müstehcemlikle mini mini minnoş
Tayyorik...
Serçe koymuşlardı cakasına cıvıltısına bakaraktan adını
Ege sularını harından ısındıran
Kapkalın dudaklı kadının...
Nolursun beni kapından içeri al diye yalım yalım yalvaran titrenim
Belli belirsiz yanıp sönmeler saçmalıyor meydana
Bundan devri düşük
ve dinamoyu çeviremeyen pırıltılar köhneşiyor devletsiz balkona tüpsüz
Bundan uydurma nesiller ürüyor fedakar şifreli hücreleşmelerle azatlık
Bütün yalaka ve yaltakçılarının hisse payına
Gönül bahçelerinde aşk türlüsünden dert lehçeleyen çerçi
Bedestenlerde kuruldu gitti bazar, aşk ilinde gelip geçmektedir bahar
Şartlanmış kabuk çatlaklarından zor kalıplı saklsılarda olmayaydı bari günaydın
Aklıyın aklabildiği boşluklara tuzağa düşmeyeydi ağaran gökler
Ve kararan geceler...
Ve kararan geceler dedim...yağmurun dibinde sulu sepken üşürken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!