Eylül gönderdim sana
Aşkla karıştırıp
Umut doldurdum heybesine
Yılları yükleyip sırtına
Nasıl gittiysen Eylül'de
Yollarda bıraktığın gözlerime
Haydi gösterelim
Sizde buyrun
Bakın bu yara
Diş izlerimizden kalma..
Haydi sevin
Sevemeyen hep sevilen SEVGİLİ
Haydi sevin!
Paramparça oldu gözbebeklerim,
Bana sunduğun ölümün karasında dizelerim.
Kurumuş bir nehir sessizliği vurdu,
Haydê here bila mirin bi xêr bê ji te re
Di vê hewaya ku xwîn vedireşe
Di hembêza teyiyê de
Hemû tede di hembêza min de.
Hiç birşeyimin olmadığını varsayanlar
İçimdeki gizli odamın
Deli lambasını yaktığım zamanlarda
Dudaklarındaki sahte ve yalan sözcüklerle
Dikkatlice yaydıkları
Aceleci anlık tebessümlerini
Yaşamak zorunda mıyız yaşadıklarımızı,
ve belki kısa bir süre sonra yaşayacaklarımızı?
Bazen sevinç doldursa da tüm benliğimizi,
bazen kabına sığmaz kılsa da,
bazen acılara,
göz bebeklerinden sel gibi boşalan gözyaşlarına,
Simsiyah göğün altında çaresizce özlerken seni
Hayalini kaybetmekten korktukça tutsak
Yine o ihtimali umut ettikçe Özgür kılıyorsun beni..
Oysa ben
Kirpiğimin ucunda feryadı figan eden yokluğunun acımasız ihtişamını değil
Kalemin gücü yetse uzak diyarlarda titreşen gülüşüne,,
İçimden adresler geçerdi bazen,
İçinde isyan izleri kavga gülüşleriyle.
Yastığında çocukluktan kalan,
Bombalanmış düşleriyle.
Tarih öncesi bir sessizlik,
Sıktığı dişlerinde.
O yaralı kentin sokaklarında
dalgın,
durgun ayak izlerini kucaklayan,
gizlice bağrına basan
Gölgenim ben senin...
Adım yok,
Her sabah uzaklardan görmeye çalıştığım
Gün ışımalarıyla birlikte
Özlemlerimi,
Görünmeyen yaralarımı,
Yüreğimin içinde avaz avaz bağıran
Ve duvarlarda mahsur edemedikleri



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!