Vazgeçmedim senden
Sanma ki ayrılığın neşteriyle sırtından vurdum.
Ürkek,fısıltı tınısından öteye geçemediyse sesim
Sessizliğim
Bil ki ben seni,geç kalanı olduğum bitimsiz sevdamızın
Şimdiye yüklenen ürkütücü kefaretinden korudum..
Şehir kaldırım yürüyüşüne çıktı
Nizami durmalı binalar
Balkonlar tepeden bakmalı
Sus pus elbise giyinmeli çocuklar
Ve korkuluklar
Kendi gölgesinden korkmalı
Bu dünyaya ait değildik seninle,,
gözlerimizi öle öle yaşayacağımız hayata açtığımızda
aykırılık ve yalnızlık kundağında kundaklanmışız..
Gecelerin hüznünden damlayan sularla yıkamış olmalılarki bizi
sevmemiz ondandır; geceyi ve hüznü..
Yalnızlık ve yalnız kalma düşüncesi bile korkutur çok insanı,,
Gökyüzü kadar uçsuz mesafe var aramızda
Altında biz-trajedimiz..
Bir güvercin kanadınada yazılır öykümüz
Göğün yıldız toplanabilen en mahrem yerinede..
Utanmadık sevdalanmaya
Utanılası bu yer üstünde..
Tüm engellere inat
Yine geleceğim! !
Avuçlarıma kazıdım iklimsiz çocukların ismini,,
Ve
Ağıtlar yakılan her bir ismin
Yarım bırakılmış düşlerini..
Sizin çocuklarınız varmı?
Gözlerinizde sakladığınız ve saklamaya çalıştığınız illegal yaşları varmı, boynunuzu yakarak göğsünüze süzülüp akan?
Adı lânet bilinmiş, inkârın en yaman haliyle sulanmış toprağınız varmı?
O inleyen toprağın koynunda, açmaya yüz tutmuş tomurcuklarınızı kesik bir kulak örterken, kanayan kardelenlerin büzülen dudağıyla, öptünüz mü çocuğunuzun gülüşünün yasak kılındığı, en esmer en kanlı çamurların sıvandığı o masum yanağından?
Sizin hiç ölümünüze gülen oldu mu?
Sıkkın ölüm dizelerinin karasında
Yağmur gülleri yağar zamanın belasına
Yedi bin çocuk göçünde acı büyütür
İçimde ne kadar gece ne kadar yıldız
Ne kadar kayar yıldız bu baş belası gecede.
Mimlenmiş bir ömrün son sahnesinde
Suya yazsam geç kalınmış zamanların sırrını
Yüzünden düşen bin parçayla gençleşse tarih
Sonra otursam dizlerinin dibine
Elimde yüreğimle
Benim olsaydın diye inleyen
Benim için bir şey yap
Mesela
Unuttuğun bir rüya gör
Yangınlar içinde bir can
Yangın kızılı saçlarından yanan
Y/andıkça
Dilindeki usturayı ne deli sevdim!
Sanki bir kutsal emanetti,
Dilinin ucunda gölgeme akan kanım.
İnandım kırmızının asaletine,
Gözyaşı silinesi güllerin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!