Hangi mevsimde geleyim sana
Adı yasakla anılmayan hangi coğrafyanın
Umut sakladığı testisinden bir damla çalıp
İzi incitmesin diye korkarak sunayım dudaklarına..
Rüzgârın gölgesini gözlerinden vurmuş
Ateşi titreten sürmeler çekmişsin..
Alnıma yazılı yazgının dövmelerini stran eyleyip
Sazların sözüne,
Sazların en masum teline revan etmişsin..
Kalk git artık
Umudu prangalı başını dağların çilesine yasla
Sakla, daha içine,en içine sakla deli et kederini
Et ki daha derinden görünsün derin
Sonra otur,dilsiz bir ıslık çal yaralarının üstüne
Kim görecek, sahipsiz suskunluğa gömdüğün hüznünü
Tüm zamanlarım seninle dolduğundan bu yana
Ertelediğim her anıma isyan etme durumundayım
Ve
Suçumun çok ötesindeyim şimdi..
Hiçbir masum savunma
Avucumdaki iki çizgiden biri oluşunu,,
Gözlerini yıldızlara çevir
Yıldızları gözlerine
Bir damla yaş inecek
Sol yanağındaki benin üstüne..
Sabrım,sabrını deldi göğün
Kendimi sığdıramadım ömrüme gözlerine bakamıyorum
Bil ki ellerim uzanamadıysa ellerine
Camlarında korkular kamaşan perdelerin
Çiçekli şarkılar koymuşlardır dudaklarına.
Duydum ki ölü çıktığım her sabahta
Ölü annelerin rahminden isyanlar topluyorsun
Yapma.!
Çünkü ben
İsyanını gömecek derin kazılmış kırmızı bir şafakta
Açlıktan sütü kesilmiş evlatsız bir anne bırakacağım sana
Hatırlarmısın beni
Aşkın gözlerin de unuttuğum
Uyuttuğum
Masalımı uyandırdın
Bir çift sözün dokundu önce elime
İsyanım avuçlarımı yaktı
Siyasi bir depremin
Siyahi bedeninden
Fay hatları takıldı ellerimize
Kanatarak kıvrımlarımızı gezinen..
En iyi O bilirdi
Direnişin yüzü hürmetine doğdu tarih
Çatık kaşlı güneş bakışlı adam
Açlığın ka(r) nında sızlayan geçmiş
Bıraksalar konuşacak
Kirpiğinde ok gözleri nişan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!