Yol çok uzun, karanlık ve soğuktu. Adımlarımı nereye attığımı bilemeden yürüyordum, etrafımı saran sessizlik bazen boğuyor, bazen de huzur veriyordu. Kendi içimde kaybolmuştum, ama aklıma tek bir şey geliyordu: sen.
Gözlerini düşünüyordum, bir memleket akşamında hafifçe parlayan ışıklar gibi. Oysa yolumu seçmiştim, o yol sendin; sen benim çoban yıldızımdın. Kendi karanlığımda, kendi düşlerimin içinde üşürken arıyordum seni. Işığın olmalıydı, bulmalıydın beni.
Adını unutturmaya çalıştım ama nafile. Beynimin her köşesine kazınmıştı, kalbim her atışında seni çağırıyordu. Susturamıyordum düşüncelerimi, susturamıyordum kalbimin isyanını. Karanlıkta yalnız bırakma beni, dedim kendi kendime, ama sesim bile yoktu.
Yorgunum, aşkım…
Yalnız geçen yılların acısı, sanki her nefesimde daha da derinleşen bir hançer gibi saplanıyor yüreğime.
Kimi zaman gözlerim suskunluğa gömülüyor, kimi zaman da yılların yükünü taşımaktan dizlerim titriyor.
Sen geldin ve o karanlık günler yerini usulca baharlara bıraktı, gönlüme güneş doğdu yeniden, içimde yeniden umut filizlendi.
Çok yorgunum, aşkım…
Öyle öyle yorgun ki şu zavallı yüreğim
Bir türlü alışamadı acı dolu vedalara, ansızın gidenlere
Bazen lal olur dil, konuşamaz hiçbir şey, susar sadece
Oysaki bir çözülse neler neler anlatırdı maziye dair
Kandırılmış, yok sayılmış, bir damla sevgi için
Yüreğimdeki Fırtına
Bir fırtına koptu yüreğimde,
gökyüzü karşılık verdi sessizce.
Yağmaya başladı gözyaşlarım,
saklamak istercesine,
Küllerimden Doğuş
Yüreğimin matemi düşmüş gecenin karanlığına.
Düşünüp düşünüp dalarım gönlümün derinliklerine.
Mehtap ve yıldızlar eşlik eder yalnızlığıma, acılarıma.
Yine hüzün çöktü yüreğimin bir köşesine.
Yüreğimle Dertleşirken
Bugün yüreğimle dertleştim uzun uzun,
Aldım kalemi, kâğıdı elime.
Yüreğim anlattı, ben yazdım usulca,
Dökülen her kelimeydi içimin yükü.
Papatyam
Ben her çaresiz kaldığımda, yüreğine sığınırdım,
Dertlerimi, kederimi unuttuğum tek yer gözlerindi.
Ne çok severdim, dizlerinde hayaller kurmayı;
Yuvasız Kuşlar Gibiyim
Yuvasız kuşlar gibiyim bu günlerde,
Tutunacak bir dalım, sığınacak yuvam yok.
Öyle buruk, öyle kimsesizim ki,
Kanadı kolu kırılmış bir kuş gibi çaresizim,
Zaman akıp giden bir su misali geçip gidiyor
Kimi zaman çaresizlik, kimi zaman da sevinçlerle
Bazen de ümitle beklenilen bir sevda
Keşke her şey hayallerdeki gibi olsaydı toz pembe
Zamansız oldu benden çekip gidişin…
Ayazda kaldım ansızın, sensiz buralarda.
Buz tuttu yüreğim gidişinle, sevgilim;
Kışı yaşattın bana, yazın ortasında.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!