Suya düşmüş gölgem kırık
Kırık aynalarda vuslatım kırık
Odamın kapısı kırık
Bir penceresi var daracık
Onun da camı kırık
Bir yuva kuralım bu topraklarda
Kucaklaşıp, sarılarım
Sarılalım birbirimize
Bu sıcak çatının altında
Bulacakları tek şey
Barış, kardeşlik ve sevgi olsun
özgürlüğe kanat çırpan
bir çift güvercin olmak isterdim
içimi ısıtan...
ama hiç olmayacağını bildiğim;
o hayal olmak isterdim
afacan bir çocuğun;
Yıllar her şeyi eskitir sanıyordum
Bir tek seni eskitemedi
Sanki değişmedi hiçbir tarafın
Her gün aynı cüzdandan çıkartıp
Defalarca baktığım fotoğrafın
Ne deniyordu sen gittikten sonra bu şehre
Alın yazımı nakış ettim kaldırımlara sıra sıra
Sahi ne deniyordu
Yarım kalan şarkıyı başka birinin dudaklarında aramaya
Yağan yağmurda ağır ağır şemsiyesiz yürümeye
Etrafa avanak avanak bakınıp, sebepsiz gülmeye
Adam; koca gözleriyle,
Gökyüzüne uzun uzun baktı
Bir yol bir iz sürer gibi arandı
Sonra dikti gözlerini kadının gözlerine
Kadın; gözleri derin bir mağaranın kapısıydı,
Akşam olmalı şimdi, akşam
Kırılmalı yemişin dallarında güneş
Aynalarda yansımalarımız bir
Toprağa gölgelerimiz denk serilmeli
Giysilerimiz bile üst üste asılmalı
Ben bir güvercinim
Bayrağımın dalgalandığı yer benim yurdum
Irmaklar, denizler, dağlar aşıyorum
Ben bir güvercinim
İlmin aydınlığına uçuyorum
Yeni çapalanmış toprak kokusuna bulanır
Çiğ damlaları sarar yüreğimi,
Ortada bir tren yolu,
Vagon vagon asker taşınır cepheye
Vagon vagon ölüm gelir gerisin geriye
Ben öldükten sonra da;
Kırmızı kırmızı gibi olacak
Balık balık gibi kokacak
Bu yollarda yürüyecek insanlar
...
Sevmiyor demişti ya, sevmiyor demişti ya!
En son kopartırken
Yapraklarını papatyalar…
merhaba beğeniyle okudum.Serkan bey sevgi dolu yüreğini kutlarım.
harika... çok beğendim bunu. o kadar güzel anlatmışsınız ki..