Nasıl da pırıl pırıldı
Ne diye uzak düştü yıldızlara gözlerin
Ufacık bir çocuktu ya ellerin
Nerde kirlettin...
Sen başkaydın sanki, sanki farklı...
Nasıl da pırıl pırıldı
Ne diye uzak düştü yıldızlara gözlerin
Yüreğimi dolduran
Ufacık gülüşlerin
Nasılda kurudu düşlerimde
Hani o gözlerin
Milyonlarca yıldır bana aitmiş gibi bakan
Yakın tut ellerini
Yakın…
Son bir çırpınışta tutacakmış gibi
Ellerin,
Aşk, bir çikolatalı dondurma
Ama sadece sen yiyince
Aşk bu şehri Roma yapıyor,
Paris yapıyor, İstanbul yapıyor
Ama sadece sen yanımda olunca
Dağa rüzgar, denize kum, ben de bu gurur
Nerden sevdim,
Gece parçalanır, ben parçalanır
Yürek parçalanır…
Ölüme alışırım, Alışıyor da insan
Ayrılığa alışamadım
Gelip geçerken kapınızın önünden
Çocuk gürültülerine karışmış sen
Yüreğim pırpır,
Ha çıktı, ha çıkacaksın
Rüzgarla aralanmış pencereden
Ve çatal kaşık seslerinin
Yüreğine Ali…
Tokat`tan çıkıp
Gelibolu da açtı gülü
Koşarken Ölüme
Yüzü güldü
Gönlü güldü…
Yollara düşmeye gör, ne yaz ne kış
Tutar elimden hayallere ve uzaklara
Yeter ki olsun içimde ufak bir çırpınış
Sevgiye ve mutluluğa diye başlar
Gitmek istediğim yere değil!
Gittiği yere götürür yollar
Üstünde mavilerini eskiten
Bir çocuk gibiydi eylül akşamları
Sürüldü gözlerime
Dudaklarımı ıslattı gözyaşları
Peltek, peltek…
Nasıl bırakıp gittin beni eylül akşamları
Senin geçtiğin yerde
Gökyüzünden dökülür yıldızlar
Terk edilmiş sevdalara
Can alınır, can verilir…
Senin geçtiğin yerde
Yanar pencereler
...
Sevmiyor demişti ya, sevmiyor demişti ya!
En son kopartırken
Yapraklarını papatyalar…
merhaba beğeniyle okudum.Serkan bey sevgi dolu yüreğini kutlarım.
harika... çok beğendim bunu. o kadar güzel anlatmışsınız ki..