Al sana benden koca bir yürek,
İçi olabildiğince geniş hudutsuz,
Dağlarım nehirlerim var hadsiz,
En bakir ormanları yeşertiyorum,
Manzaram enva i çeşit renge sahip,
Mavisi bol esirgemedim gökyüzünden,
Koyun, koyun,
Yaşları gözlere,
Taşları sözlere,
Edepsizliği özlere,
Koyun içinizden geldiğince.
Ölçüp, biçen gider bu yerde,
İnsanın iyisine çilegah bu belde,
Gidem desem, önüme çekili perde,
Ardından ses gelir, kulum vaktini bekle.
Gelir elbet özlenen, takdir edilende,
Sözsüzüm, gözsüzüm, dilsizim bu demde,
Adımın önünde bir dolu yafta, hani neremde,
Kibri taşa çaldım, sesi yankılanmaz bu alemde,
Üzerime çektim hiç kumaşından dokunmuş perde.
Gömdüğüm tüm beşeri duyguların mezarı içimde,
Tek kurşun koyuyorum her defasında kaleme,
Sıkıyorum yerince, alabildiğine göğsüme, gönlüme,
İçeri ateşler içinde, ömrün potasında eriyip akıyor kaleme,
Acıdıkça döküyorum kurşunları, şiirlerce, göz nuru dizelerime.
Kuru kuruya aşk mı olur,
Damlayamıyorsan özünden,
Gönlünün gaflet yolculuğudur,
Vuslatla ıslanmıyorsa seccaden.
Maşuk, aşık olunana derler,
Sen aşık mısın de bana iki gözüm,
Aşk İlaha yoldur, ah, ilahe edinen zevat,
Şiirlerden yol yaptım, ucunda asılıdır sözüm.
Avaz, avaz bağırır bezirgan misali,
Hangi kelime daha çok acıtıyor çözemiyorum,
Ya da hangisi daha koyultuyor karanlığı, sezemiyorum,
Suskunluk hep, toplayamıyorum dağınıklığımı, atamıyorum,
Vaktin sonu mu gelmiş, bilmemler den uzaklaşıp, umursamıyorum.
Emrime amade bütün evren dolanıyorum,
Aynada bir miskin suret akseder,
Devrandan habersiz deveran eder,
Kah haddin aşar, kah kendine döner,
Kim bula ahvalin, kim sözün neyler.
Aşkı dilenmedikçe münzeviye çıkar adım,
Dolaylı çarpan ifadeyi yoklarım bomboş yadım,
Şafağa gebe kalan sabrı kucaklarım kaçmaz tadım,
Bir avuca sığmakta üzerine atlamaya çabalanan muradım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!