Yorgun düşmüş ruhla,
Dalıyorum hayatın ortasına.
Düşlemeden,
Amansız şekilde,
Bağlanmaya çalışıyorum hayatın derinliğine.
Gönül öyle bir çöle dönmüş ki!
Ne bir umut var ne de bir yol.
Kavşaklarını kaybeden dünyalarda,
Masumiyet her zamanki gibi yetim.
Düşler vardı dünlerde,
Zaman değişti,
Merdivenleri iniyorum bir bir,
Mavi yok,
Yeşil de tebessüm nehrine gitti,
İnişlerle tanıştım,
Burada yerde hayat yok.
Yaşamak dürtüsü benimkisi,
Gönlümün köşesinde yaşayıp duruyor zaman.
Sevginin yamaçlarında gezinip dururyorum her an
Sen gelip gönül köşeme konuverdin.
Seni görmeden yaşamak bu olsa gerek.
Keşkelerimi,
Gök kubbenin altındaki tercihlerimi,
Vaktin sonunundaki ecelimi düşünmeyi;
Bırakmak istiyorum.
Anlamak yetmez belki!
Ürkeklik işte
Korkunu yeri...
İşte öyle!
Ne dediğimi biliyor muyum ben.
Ben yaşlandım ha...
Bu gece her şey farklı;
Sanki huzur busesi dokundu yanaklarıma,
Kulaklarımda ney sesi,
Acıdan eser yok bu gece.
Gönül yarası yok sislerin ötesinde.
Gönül atmosferim farklı dünyaların içinde,
Eylül;
İçimde tarifi imkansız bir fırtınasın,
Beklentimsin,
Geleceğimsin,
Yaşama dair hevesimsin.
Anlık sevinçlerin peşinden koşuyoruz.
Yarınları düşünmeden geleceğe koşuyoruz
Var olmanın kaygısını yaşamadan;
Varlığı tartışıyoruz.
Güzel neymiş çirkin neymiş bilmeden;
Hayatı yaşıyoruz.
Kifayetsiz gecelerin bağrında koptu yüreğikdeki yangın.
Hasret ve daha ötesi,
Bilemiyorum...
Çırpınış işte benimkisi,
Gerçek ve gelecek çatışması.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!