Ey iman edenler! Sakın yemeyin faiz,
Haramdır bunun hükmü zannetmeyin caiz.
Küffara hazırlanan nârdan sakınınız!
İslâm dini üzere olsun ahlâkınız.
Verilen borç alınamazsa zamanında,
Yer ve gökler kadardır eni,
Hazırlanan cennete koşun!
Giyersen takva elbiseni,
Olur ebedî kurtuluşun.
Takva sahibi cömert kullar,
Günahın ağırlığı bedenini sarar,
Pişmanlık duyup kötülükte etmez ısrar.
Yönelir tevbe-istiğfar ile Rabbine,
Başka bağışlayıcı yok; kimin haddine.
Savaşlarda her zaman olmaz galibiyet,
Müslümanlar da tadar bazen mağlubiyet.
Ümitsizliğe yer yok; gelse de hezimet,
“İman üzere olan üstündür” der ayet.
İman edenler belli olur zor zamanda,
Bedir’de karşılaştı her iki taraf,
Durum âdeta ibretlik bir fotoğraf.
Müminler Allah yolunda tutarken saf,
Karşılarında ehl-i küfür bîinsaf.
Ey kâfir, güvenme o kemiyetine!
Uhud; yaşandı hem zafer hem hezimet,
Zora soktu dünyalık, hırs-ı ganimet,
Okçularda da oluştu bu zafiyet,
Bir anda tam tersine döndü vaziyet.
Düşmanın kaçtığını gördüklerinden,
Peygamber öldürüldü haberi yapıldı,
Uhud’da Müslümanlar paniğe kapıldı,
Gerçekler ise daha sonra anlaşıldı…
Kişi ölmez; daha eceli gelmedikçe,
Savaşta ölünmez; Allah dilemedikçe.
Kâfir ve münafığın kirlidir geçmişi,
Bozgunculukta üstlerine yoktur eşi.
Uhud’da görünce o olumsuz gidişi,
Mümin kalplere yaktılar fitne ateşi:
“O ölmez idi; olsaydı Peygamberiniz,
Dünyalıklar caziptir; kurulmalı denge,
Kapılma sakın süslü görünen her renge,
Devam et nefsin ve şeytanla olan cenge…
Bu dünyada hayatın geçicidir kanma,
Ahirette hesabı vermekte zorlanma!
Muttaki kulları bekler nice nimetler;
Altlarında ırmaklar bulunan cennetler,
Tertemiz eşlerle ebedî saadetler…
Rabbimiz böyle kullarından olur razı,
Her şeyi görendir O; bırak itirazı!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!