Üzüme anlat bu gece.
Sarhoş yalnızlığını...
Utanma ağla!
Rengi değişsin içindeki ırmağın.
Yaraların,
kan kaybeden sokakların ünitesi olmasın.
Beni ince bir hüzünden yontmuş annem
Külleri hâlâ sıcak yangınlara kundaklamış
Yanma istedim
Düşlerimden düştüm de kaç gece
Gören, duyan, bilen olmadı
Uzadıkça uzar gayrı geceler.
Yitik bir türkünün içinde gezinirim.
Bilirim bu yollar çıkmaz sana.
Kaybolmaya gönüllü geldiydim.
Sustukça susar gayrı dilim.
Ay ışığına dahi diyemem.
Dağıt şu içimdeki dumanı.
Bir selam, bir havadis...
Yarım yamalak bir hayat bu.
Gel tamamla.
Yaşam bulsun.
Seçil Oğuz
Sende susar geçmişin kırgınlıkları,
Kuşlar havalanır kıyılarımdan.
Gülüşün yanaşınca semtime,
Çocuk olasım gelir.
Sende baharı yaşar insan.
Penceresi denizi gören evlere benzersin sen.
Kaç günü kuruttum bilsen
Kaç gün solup gitti avuçlarımda
Ben bu akşamüstü, suya gelir gibi geldim sana
Seçil Oğuz
Şimdi şuracıkta olsaydın
Böyle olmazdım herhal
Böyle suskun
Böyle yitik
Böyle kederli
Seçil Oğuz
Başımda gençliğimin en deli çağı.
Dilimde leylak kokulu cümleler...
Ayaklarımda med-cezir.
Kızıl bir sonbahar akşamında.
Arkandan öylece bakıyorum.
Dönsen yüzünü,
Bir rüzgarın kaçıncı düşüdür ki,
saçlarına dokunmak.
Bunu şiirden bir dize sayma.
Gene esip geçtin.
Hepsi bu.
Seçil Oğuz
Madem paslı bıçaklar kalbimizin ortasına Ve’da yazmış
Bu harami sözcüğü kesiyorum sevgilim
Taşıyorsam göğsümde dağları
Yağıyorsam yağmur olup geceleri
Bölündüysek hüzünlere
Yalnız eşyalar gibi kaldıysam küflü kuytularda




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!