Zaman zaman gitmek isteriz.
Nereye, nasıl gidildiği pek mühim değildir.
Bilinmezlik, adressiz ve bir hatıramızın henüz olmadığı bir yere gitmek...
Yeni yüzler ve o yüzlerin öykülerini dinlemek isteriz.
_____________
Düş Yola
Haritadan bir şehir seç,
kapatıp gözlerini
Sokakları adını bilmeyen
Avluları yüzünü hiç görmemiş
Yağmur olup yağdığım şehirlerde
seni arıyorum
Körebe oynuyor sokaklar
Elini tutmayalı, kederler bahse tutuşmuş
bizim üstümüze
Kazanan kaybettiğini bilmiyor.
Gidişinin ardından
Bir acıyı güdüyorum yıllardır
Bir sancı içimde asılı
Gözlerin geliyor aklıma
Baktım anlamıyor Adem
Leyla da çoktan kapatmış kapılarını
Tuttum nehirlere döktüm içimi
Kavuşsun denizle diye
Sordum gül de unutmuş baharı
Bülbül dilinden düşürmüş gülün adını
Yani senin gülüşün diyor ki sevgilim;
eski bir şiirim ben.
Sevdaların gerçek olduğu zamanlarda yazılan.
Mümkün olsa,
memlekete dağıtsam
her çatıya kumrular konar.
Güneyli Gece
İçim çalkalanıyor bir şiirin eşiğinde
Eski günler çiçekleniyor gözlerimde
Güneyli bir gece
Yalnızım
Bir şiirden başlıyorum
yağmura dokunmaya
Islak sokaklardan geçerken
makas attığın günlerimizi düşün
Sulara uzanan gölgem gibi
artık hükümsüzüm
Uzayan, ıssız yollarda dizleri titrek
Avuçlarında yorgun günlerinin çetelesi
Anıları sancılı bir uğultuydu artık
Kimseler değildi,
soluğu tükenen umutlarını doğrultup, dirilten
Kalbindeki o çocuktu,
İndir pikabın iğnesini kahveci,
üslubu bozuk bu zamanda
bizi şarkılar anlar
Seçil Oğuz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!