Gittiğin yerden gelirsen bir gün
Elinde bir tane kırmızı gül olsun
Pişmanlığın acı hüznüyle yüzün
Yanaklarında iki damla yaş olsun
Âşık olmanın en güzelini yaşarken
Bir bahar akşamıydı, diye başlamayacağım
Tam tersi kıştı, hemde baya karakış
Akşamın ayazı bıçak gibi kesiyor insanı
Haber geldi, çıktık hemen yola
Kurtarmak için insanları vermedik mola
Unutmaya yüz tuttuğun
Zamanlarda geldin aklıma
İçimdeki koru bir türlü
Ateşleyemedin be gülüm
Bir kıvılcım çakabilseydin
Sevebilmek her zerremde hissederek
Saf ve temiz adını dilimde zikir ederek
Sevebilmek seni bir peygamber gözüyle
Diyebilmek sana bir peygamber sözüyle
Hissedebilmek içimde yanan aşkın ateşini
Of bu gece ne kadar uzunmuş
Bir türlü sabah olmuyor
Yeni kıyafetlerim
Yanı başımda duruyor
Öyle güzel ki bayramlıklarım
Sönmüş yürekler dönmüş köhne kandile
Küllenmiş kıvılcım bekler eşelemek nafile
Aslımızı unutup tarihimize söver olduk
Siyonizme yenilip elinde oyuncak olduk
Kula kul olmak değil
Allah’a kulluktur, yatığımız
Aşkıyla yanıp hiçlikte yokluktur
Benlikten sıyrılıp hiçlikte yaşamak
Gönülleri kırmak değil
Keşke deniz kıyısında
Kum tanesi olsaydım
Sende denizde dalga
Kıyıya her gelişinde
Sana sarılsaydım hasretle
Ölüm engel midir? Sevmeye
Görmüyorsan gönül gözünle
Gerek var mı ki o gözlere
Ya dilinde zikir değilse
Sevgilinin adı.
Ne manası kalır ki
Seninle göz göze geldiğim andan beri
Saplandın göğsüme aşkın hançerini
Dondum kaldım öylece konuşamadım
Lal oldu dilim kim sen diye soramadım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!