Süreli zamanlarda yaşadım seni
Bazen bir martının çığlıklarında
Bazen bir vapurun ıslığında
Denizin mavisinde yaşadım seni
Bazen seni hatırlatan bir gülüşte
Akasyaların keskin kokusunda
Kanayan gönlümün ilacısın
Gel artık ey sevgili
Kalbimde dinmeyen sancısın
Gel artık ey sevgili
Enkazın altında kalmış çocuk sesleri
Yarım kalmış hayalleri, acı nefesleri
Sahipsiz kalmışlar, yoktur kimseleri
Dünya görmüyor, yapılan zulümleri
Gazze senden medet bekler,
Medet Allah’ım.
Memleket memleket gibi olmalı
Aklına düşünce insanın
Burnunun direği sızlamalı
Gözlerini yumduğunda
Dökülecek yaşları olmalı yanaklarına
Benim gözümden bakabilseydin kendine
Anlardın beni merhem olurdun derdime
Sebati Manav 07 Nisan 2018
Sen taze gelincik çiçeği
Ben bozkırda yaban otu
Sen henüz açmamış Goncagül
Ben bağbozumunda asma
Sen en güzel mevsim ilkbahar
Bense yorgun sonbahar
Sorma bana derdin ne diye
Sana anlatamam ki
Sana anlatsam içinde tutamazsın ki
Sen bir mum, olamazsın ki
Olsaydın anlatırdım, ama değilsin
Bir mum ve alevinin ışığı
Vurgun yemişti, kimse görmedi, yaralıydı gönlünden
Omuzları çökmüştü, çektiği dertlerin yükünden
Haykırışları taşarcasına ta yüreğinden
İhanetin en acısını yaşadı, sessizce derinden
İsyan etmedi, çektiği acılara, dedi “kaderimden”
Ne sevdiği yârinden görmüştü, bir vefa
Bu şehri İstanbul ki
İçinde ne sırlar saklar
Ne âşıkları yolcu etti
Bu sessiz kaldırımlar
Dilsiz sanma oku bak
Yeşeren yapraklara açan çiçeklere bak
Yeni mevsim yeni umutlarıyla gelir
Silkin sende sevdiğim bahar geldi bak
Umutsuzluğa yer yok lügatımızda
Her gelen bahar yeni bir başlangıçtır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!