Faşist, goist, kominst
Bunlar fabrika malı mı?
Varsa böyle bir fabrika
Şişko sam mı ivan mı?
Sağcı imiş, solcu imiş
Elimizden geldiğince
Yüz çevirdik
Gerçeklere
Elimizden geldiğince
Gittik
Bu
Durumlarda
Durum değerlendirmesi yapar beyler
Ve
Derler
Mesela
ORTAK PAYDA
Sayın yetkili
Ülkemiz hiç şüphesiz yoğun problemlerin olduğu coğrafyada yer almakta. Dolayısı ile bu problemlerden de ortaklaşa etkilenmektedir. Bu etki bireyi de etkilemektedir. Bu da doğal karşılanması gereken bir olgu ne var ki, ya bu problemle net ve tutarlı bir şekilde algılanıp ortaya konmalı ve vatandaşa da bu netlik net bir şekilde anlatılmalı ki birey de bu problemler karşısında kendi direncini ona göre ayarlasın.
Zaten toplum bu problemlere vergileme sistemimiz incelendiğinde direk olarak katılmaktadır. Çünkü vergi sistemimiz dolaysız vergi değil, dolaylı vergilerden oluşan bir ağırlıktadır. Bu da bireyin toplam paylaşımda payını da azaltmaktadır. Toplumda ekonomik bağımsızlığı bu yüzden kaybeden birey fakirleşmekte, muhtaç ve yoksul bir birey konumuna itilmektedir. Sorun ve benim asıl iletmek istediğim sorunum da bu yoksullaşan, fakirleşen fert toplumda ne yapar ne yapmaktadır da düğümlü. Devlet sosyal bir devlet olduğunu anayasasında tescil etmiş, ve bunun böyle olduğunu bir çok yerde devlet adına bu erki kullananlar terennüm etmişlerdir. Hatta başbakanımız valilerin, kaymakamların asli görevlerin den birinin de bu fakir ve yoksul vatandaşların ihtiyaçlarının tespiti ve belli ölçülerde bu yurttaşlarımızın aç kalmamasını, soğukta üşümemesinin de teminle görevli olduklarını söylemekten kaçınmayarak bir anlamda devletin sosyalliğine işlerlik kazandırmaya çalışmasını alkışlamıştık. Aslında olması gereken de bu dur. Çünkü, ekonomik olarak ülkemiz yoksularına bakabilirliği yakalamış olsa gerek. Bu hal böylemidir deyilimidir diye zemin etütleri yapılır mı yapılmaz mı bilmiyorum ama yaşananlar öyle yalın ki şu kadarını söyleyeyim sistem kendi içinde bireyle (vatandaşla) alay etmenin ötesinde dalga geçmektedir. Nasıl mı? Kaymakama gidersiniz odasında yok. (bu durun tarafımca üç kez ayrı, ayrı zamanda yaşanmıştır.) Kaymakamın sosyal yardım konuları ile ilgili müdürlüğünde çalışan memurlar “devletin ardımı bitti”, “müdür burada yok” derler. Tuhaf olan yo denen sosyal yardım müdürü o an orda ve konuşulanları dinlemekte. Dolayısı ile vatandaş def edilemeyince o yo olana müdür bir den var olur. Hokus pokus gibi bir şey anlayana aşk olsun. ve birden vatandaşa olan ilgi de farklılaşır. İhtiyaç sahibinin güya dosyası açılır, bilgisayarlara bakılır. İşin komik olan yanı da bundan sonra başlar. Kaymakam’lık bir garibanın evine bir heyet gönderir. Heyet dört beş kişidir. İhtiyaç sahibi olan hane didik, didik aranır. Nasıl mı? Buzdolabı açılır içinin fotoğrafları çekilir. Bu ne ilkel bir yöntem… Bir düşünün, bu konu uluslar arası arenada bir dillendirilse, ne acı… Ve evin her yanı bu minvalde aramaya tabii tutulur. Oysa bu analar, anavatanımızı savunması için evlatlar yetiştirirler. Bir ananın (bir insanın) onuruyla oynamak ki yardım denen şey yapılsa bile olur mu? Dahası bu heyet raporu neticesinde kaymakam bu ihtiyaç sahibinin her hangi bir şeye ihtiyacı yok la neticelenmiştir. Bunun nedenini sorduğunuz da; “sen vatandaşın avukatı mısın? ” diye soran bir sosyal yardımlaşmadan sorumlu bir kaymakamlık görevlisi. Oysa kamu adına görev yapan biri vatandaşın vatandaşa sahip çıkmasından en azından mutlu olur. Sanırdım. Bu nasıl bir cürettir ki vatandaşın vatandaşını dahi koruyup kollanması dahi istenmez. Bu durum bir türlü içime sindiremiyorum. Uykularım kaçar oldu. Biz bu ülkede bu ülkenin yurttaşları olarak bu kadar sahipsiz miyiz ki, kamu erkini eline aldığını sananlar bizlere pervasızca meydan okurlar. Dahası konu İstanbul Valiliği ne dilekçe ile taşınmış, Valilik konu ile ne derece ilgilendi ise, tarafım Kartal Kaymakamlığındaki görevli (sosyal yardımlardan sorumlu müdür) aranmıştır.
Hal bu. Bu ana kadar vatandaşa hiçbir yardım yapılmamıştır.
Yakalanır mı?
Şu uçan bulut.
Kaldı mı damarlar boyunca, kanda umut.
Ne gökyüzü maviliği,
Ne,
Okyanus derinliği,
ORTAYA
sizler
değil mi siniz?
insanlık suçunu işleyen, alçakların torunları.
artık,
Öteden beri vardı,
Acı.
Ölüm bile dağıtamadı bulutlardaki kirli izini.
Çırılçıplak,
Savaşa giden er’ler gibi,
Elinde oyuncak kaderimiz,
Oturdu…
Alçalmışlığın en alt katına,
Süzdü,
Beynin de düşünceleri toprağa.
Ne baktı gidenlere,
Yağmur diyorlar bana
Odun kafalılar!
Oysa
Dökmekte gözyaşlarını Tanrı
Ya da
Tükürmekte üstümüze…
kutlarım hayatın acı acayip yönleri çok duyarlı kaleme sağlık. rabbim rezillikten ırak eylesin P:PEHLİVAN
kutlarım güzel anlamlı bir şiir okudum tam puan ben PERİHAN PEHLİVAN her yorumda başka ad çıkıyor az önce başka şiirlere yorum yaptım sizin isminiz çıktı şimdi size yorum yapıyorum bu seferde başkasının ismini görüyorum on günü aşkın antoloji bu işi düzeltemedi.
anlamlı olmuş. sevgive ayrılık güzel vurgulanmış. kaleme sağlık.Perihan Pehlivan.