Farkında mısın,
Farkında mısın,
Farkında olmadığının farkında mısın.
Rüzgarlar gibi essen bir daha,
Dünyaya bir daha gelemeyeceğinin Farkında mısın.
Farkındamısın,
Farkında olmadığının Farkındamısın.
Rüzgarlar gibi essen bir daha,
Dünyaya bir daha gelemiyeceğinin Farkındamısın.
Elbette sevecek
Sevecek insan
Yoksa biter mi bunca dertleri dünyanın
Dindirir mi bu yarayı
Diner mi bu kalp ağrısı
Elbette sevecek insan
ulaşmamız
çok zor
ayaklarımız çıplak
haçlık bile bulamadık
bomboş ceplerimiz
hem altını
Elimizden geldiğince
Yüz çevirdik gerçeklere
Elimizden geldiğince
Gittik
Gitmemiz istenilen yöne
ayırdılar
gülü dalından
çoktan geçti bu yollardan kervan
bir
biz mi kaldık susuz çöllerde sessizliği arayan
elveda
tüm bahar sabahlarına
artık benden elveda
doğmadan batan yıldızlara
artık benden
elveda
günümüz dünyasında üretimde emeği yeniden değerlendirmeden,
sosyal problemler in çözümle ne bilirliği kolay değildir. emeği sadece iş gücü olarak ele almak bizi temel de yanlışlara sürükler. emek aslında bireye, birey odaklı yaklaşıma gerçeğini ört bas edemez. bu nedenle doğru bakış açısını yakalamaya çalışırken, her ortamda insanın, insan olma özelliğini de ortaya koymak zorundayız. temelde insan dünyanın değerlerini paylaşırken, bu değerlerin paylaşımında, sermaye bu değerleri gasp etmiş olma özelliğinden vaz geçmek zorundadır. aksi durumda, emek zaten gittikçe azalan bir trend izlemektedir. sanayide emeğin azalması bir yana, aşağı yukarı sanayi de emek sıfırlanmıştır. bu durum da üretim gücünü elinde bulunduran sermaye, tüm dünya değerlerini gasp etmiş olmaktadır.
aslında, bölüşüm ve dağılımda şu ana kadar düşünülenler yeni bir metotla değerlendirilmez ise, kaçınılmaz olarak dünyanın bu sömürü düzeni ne boyun eğmesi engellenemez. emekten öte, değerlendirilmesi gereken kavram, emek dışı faktörlerin de nasıl çözümleneceği dir. yani, akan bir derenin suyunu kesmek, yahut bir ırmağın yönünü değiştirmek, kumsallarla örtülü sahilleri doldurmak, insanın yapması veya yapmaması gereken bir şey mi dir. buna sağlıklı karar vermek kanımca kolay olmasa gerek. yaşadığımız zaman diliminde paranın katılığı veya gaddarlığı önlenmez ise,
gelecek nesiller daha ağır problemleri yüklenecektir. bu da bu neslin gelecekte affının olabilirliğini ortadan kaldıra bilir.
garip
kendi bile bilmez kendi derdini
sermiş bir yana bedeni
sermiş bir yana kefeni
garip
kendi bile bilmez kendi derdini
gariplikler nasıl yazılır? bilmiyorum. bu konu konu yazının konusu olabilir mi? bunu da bilmiyorum. ne var ki başbakan koltuğunu işgal edenler “açıklarsam yer yerinden oynar” diyor. diğer bir zat “kahramanlık bedel ödemektir.” diyor. ve gerekirse mustafa balbay gibi hapse girmeyi göze almaları gerekliliğinden bahsediyor.
demek ki, bu ülkede yer yerinden oynamış, oynuyor da, bu durumu başbakan engellemiş. bu bir akıl tutulması mıdır? başbakanın bilgileri dahlinde ki bu bilgiler niye, niçin toplumdan saklanır. biz orta çağ toplumu muyuz? bu bilgiler toplumdan nasıl saklanır. başbakanlar, bakanlar topluma karşı olan sorumluluklarını toplumu bilgilendirmek değilde, toplumdan gizlemek olarak mı algılıyorlar. bu anlamda mı sayıştay devre dışı bırakılmakta. bu gizem altında yönetilen toplum, ve bu toplumda ki birey nasıl bilgilenecek? bilgi akışından mahrum olan toplum kendini yarınlara nasıl hazırlayacak? zaten toplum aydınlanamadıgından dolayıdır ki, geri kalmışlık kıstasından kurtulamamaktadır. başbakan da bu durumu teyit anlamında “bu bilgiler benle mezara gidecek, ta ki karşı taraf açıklamazsa” diyor. kapalı devre yönetilen toplumlar da aslında “demokrasi amaç değil araçtır” diyen, diyenler başbakan koltuğuna dahi oturur. oturtulur. bu koltuk işgal edildiği halde, işgal kuvvetleri bu koltuğu terk ettirmez. ta ki, bu koltuğa uygun yeni türevleri bulsunlar.
kutlarım hayatın acı acayip yönleri çok duyarlı kaleme sağlık. rabbim rezillikten ırak eylesin P:PEHLİVAN
kutlarım güzel anlamlı bir şiir okudum tam puan ben PERİHAN PEHLİVAN her yorumda başka ad çıkıyor az önce başka şiirlere yorum yaptım sizin isminiz çıktı şimdi size yorum yapıyorum bu seferde başkasının ismini görüyorum on günü aşkın antoloji bu işi düzeltemedi.
anlamlı olmuş. sevgive ayrılık güzel vurgulanmış. kaleme sağlık.Perihan Pehlivan.