hayata aktık
aşk diye
sevgi diye
yaşadık
tıka basa tohum
tıka basa neşe
Sen, uzak galaksilerin öksüz yıldızı!
Yalnızlığına gülümse.
Gülümse ki
evrene masallar anlatan tebessümüne
secde etsin tanrılar.
Gülümse ki
Seslenme ardımdan çocuk!
bulduğun benim terk etiyimdir.
Benden düştü o murabağa yürek
senin olsun,
al ve git.
Ama bana oyunlar yolla hasretinden,
Geceye yaslandım adınla
Kelimeler sustu dudağımda.
Seni düşündüm yeniden,
Seni bir de dönmeyen zamanı...
Dört gündür
müjdeci akıyor kuşlar son bahara
gölgeler inceliyor kışa gebe günlerimiz
dönmeyiver
ne olur
yollar şafak vakti daha güzeldir baharda
Kanıyor işte Allah'ın belası!
Kanıyor ölümüne…
Yüreğe tampon mu vurulur?
Nesini saklayacaksın bu öfkenin?
Damar mı dayanır
Bu beynini dinamitleyen öfke patlamalarına?
Şimdi mevsim yaz.
Dudakların tuzlu,
asmalarda üzüm salkımlarını andıran siyah gözlerin dalgın,
hudut boyları gibi ıssız tenin beni tenhalara çağırmaktadır.
Gözlerini gözlerimden sakınarak
göç ediyor kelimeler
söze gelen bakışlarında
tenhalaştı parça parça ortalık
bir sarılma arzusu
gelip çattı
yüreğimin orta yerine mavzerini
Aşk: Rasyonaliteyi Aşan Bir Tutku mu, Anlamlandırılamayan Bir Varoluş Hâli mi?
Aşk, tarih boyunca felsefi, psikolojik ve sosyolojik açılardan farklı biçimlerde tanımlanmaya çalışılmış; ancak hiçbir zaman yekpare bir tanıma indirgenememiştir. Bu nedenle, aşkın bir "delilik" ya da "hastalık" olarak nitelendirilmesi, çoğu zaman onun rasyonel dünyaya sığdırılamayan doğasının bir yansımasıdır. Öyle ki, bir insanın aşk uğruna mülkünü, zamanını, hatta hayatını feda etmesi, dışarıdan bakıldığında irrasyonel bir davranış gibi görünse de, bu tür davranışların altında derin bir varoluşsal anlam arayışı yatmaktadır.
Aşkta nesneye yönelen arzunun ötesinde, kişinin kendi iç hakikatine ulaşma çabası da vardır. Birine dokunabilmek, onunla zaman paylaşabilmek, yüzüne bakabilmek gibi eylemler; sadece fiziksel temasın ötesinde, bireyin kendi benliğiyle kurduğu ilişkide dönüştürücü bir rol oynar. Bu bağlamda aşk, sadece bir başkasına yönelmiş duygu değil, aynı zamanda kişinin kendi sınırlarını aşma ve kendilik bilinci inşa etme sürecidir.
Sokaklar oynamak içindir çocuklar
Çalışmak için değil
Tüm yollar ve parklar oyun yeridir
Açın perdelerinizi
Tüm sokaklar piyesinize hazır
Varoşlarda kemanlarınız çalsın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!