Seslenme ardımdan çocuk!
bulduğun benim terk etiyimdir.
Benden düştü o murabağa yürek
senin olsun,
al ve git.
Ama bana oyunlar yolla hasretinden,
hayata aktık
aşk diye
sevgi diye
yaşadık
tıka basa tohum
tıka basa neşe
dört gündür
saklı tutuğum yerden
çıkardım gözlerini
kilitledim bakışlarımı
dört gündür
hasret kaldığım gözlerine
müjdeci akıyor kuşlar son bahara
gölgeler inceliyor kışa gebe günlerimiz
dönmeyiver
ne olur
yollar şafak vakti daha güzeldir baharda
Şimdi mevsim yaz
Dudakların tuzlu
Asmalarda üzüm salkımlarını andıran siyah gözlerin dalgın
Hudut boyları gibi ıssız tenin beni tenhalara çağırmaktadır.
Gözlerini gözlerimden sakınarak
göç ediyor kelimeler
söze gelen bakışlarında
tenhalaştı parça parça ortalık
bir sarılma arzusu
gelip çattı
yüreğimin orta yerine mavzerini
Kanıyor işte Allah'ın belası!
Kanıyor ölümüne…
Yüreğe tampon mu vurulur?
Nesini saklayacaksın bu öfkenin?
Damar mı dayanır
Bu beynini dinamitleyen öfke patlamalarına?
Çoğu insan tarafından anlamsız ve anlatımsız bulunan aşk, gerçekten de izahı mümkün olmayan ve kişiden kişiye değişen bir delilik, bir hasatlık hali midir?
Yani bir insanın aşkı için mülkünü, yıllarını heder etmesinin anlamı nedir?
Bir insanı görebilmek, ona dokunabilmek, yüzüne bakabilmek, elini tutabilmek için olmadık zorluklara katlanmanın; tahtları, taçları, mülkiyetleri reddetmenin anlamı nedir?
Ya insanın aşkı tarif etmeden onu yaşayabilmesi hissedebilmesi ne anlam taşır?
Bilinmesi gerekir ki, düşüncemizde şekillendiremediğimiz, dile dökemediğimiz olguların varlığı bizim onları bilip bilmememize bağlı değildir. Çoğu zaman ne yaşadığımızı bilmeden yaşarız yaşadıklarımızı. Hayat bizi içine alarak devinirken hayata dair birçok olguyu anlamlandıramamış olabiliriz; ama en ince ayrıntısına kadar hissederiz ve bu hisleri tekrar tekrar yaşayabilmek için de emek harcarız, çaba sarf ederiz. Çünkü bu anlamlandıramadığımız şeyler, bize tarifi imkânsız insani hazlar verir. Bu hazları yaşamamış dolayısıyla bilmeyen birçok insan bu çabaları anlamsız bulur. Oysa aşkın bu çabalara karşılık size vereceği şeyin peşindesiniz siz. O da mutluluktur. İşte o mutluluk ki bir mülkiyete sahip olmanın size verdiği mutluluktan çok farklı bir haz ve tadı içinde taşır. Bu hazdaki mutluluğu her âşık iyi bildiğinden olsa gerek, gerçek bir aşka erişebilmek için onun nazarında mülkiyetler saltanatlar bir değer taşımaz.
Sokaklar oynamak içindir çocuklar
Çalışmak için değil
Tüm yollar ve parklar oyun yeridir
Açın perdelerinizi
Tüm sokaklar piyesinize hazır
Varoşlarda kemanlarınız çalsın
çoğu kez
sessizdir sohbetler özlenenle
özlem konuştuğunda örneğin
işte o an
uzamış özlemine hürmeten
dokun okşa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!