Ey, zamandan merhamet bekleyen kadın!
Yıllar sonra, ela gözbebeklerinin beyaza bağlanıp yüreğime yürüdüğü yerden sesleniyorum sana:
Yalın ayak, üryan koştuğum yollarda, çöl dikenlerine serpiştirdiğim hüznün can yangısı var seslenişimde.
Yüzümde çizgilerle,
kısık gözlerle,
göz torbalarımın üstünden bakıyorum yaşamın sonsuz çayırlarına.
Değerli olan her şeyi, önemli günler için saklayan bir annenin çocuğuyum ben.
Olduk olmadık her şeye gülemiyorum işte.
Özenle katlanmış mendiller gibi dururdu neşe dolaplarda;
olmadık yerde gülersek
eksilirdi neşe,
Baharın tehlikeli bir mevsim olduğunu söyleyen olsaydı keşke,
siyahın gecede durduğu gibi durmayıp
gözlerde ölümcül bir cazibeye dönüştüğünü...
Sireni olsaydı kalbimin mesela,
çalsa aşık olma vakti.
Tabelası olsa yollarda aşkın,
Sevgimi zamana aşıladım.
Anlar, saatler, aylar, yıllar, ömrüm senindir.
1. Aşk, yürekteki boşlukta filizlenir; fazlalık değil, eksiklik büyütür onu.
2. Çocuklar, sahip olmadıklarını çizer; tıpkı büyüklerin özlemlerini yazması gibi.
Aşk; Olalı beri mülkiyete baş eğmemiş bir eşkıyadır.
Onu ehlileştirmeye çalışma, ondan öğren...
İnsan dediğin
en çok kimle susarsa,
oraya kurar içini.
Kimin gözünde kaybolduysa,
kimin sesinde yankılandıysa kalbi,
İçime öylesine bir davetti benimkisi.
Bir gülüşlük, bir nefeslik ikramdı işte.
Giderken ruhumu söke söke gitmek niye?!
Çocuktum.
Sabah uyandım, daldım oyuna.
Yaşlı bir bilge,
koyarak elini başıma,
fısıldadı kulağıma:
"Oğlum, unutma!
Gözlerimde geçmişin yorgunluğu,
yüreğimde adımların yankısı.
Yaşamakla yaşamamak
aynı noktada buluştu içimde.
Sevdiklerim gitti,
ama eksilmedim.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!