Edalı ceylandır gençlik çağında
Yürekler yakarak dolaşır kadın
Çiçekler yeşertir gönül bağında
Sevdası bülbüle bulaşır kadın
Sanırsın peridir hep masallarda
Seni gördüm dün gece
Derin bir uykunun
Fulü kuytularında
Ve yürüyordun
Yorgun bir Ceylan gibi
Şu sahile vuran dalga
Çeker seni benden alır
Gidip yâd ellerde kalma
Hasretin içimde kalır
Gitme gülüm gitme n’olur
Bir yürek ki coşa geldi dünyaya
O söyledi hara düştü kalemim
Umutlar içinde daldı rüyaya
O düşledi zora düştü kalemim
Irmaklar çağlatıp yoldaşım oldu
Teninin yokluğu düştü elime
Gözlerim titredi kalem konuştu
Depreşti yüreğim döktü kelime
Sözlerim titredi kalem konuştu
Yaşayıp gideriz arzı bilmeden
Nice kervanlar geçti
Göğüs kafesimden.
İz verdiler, iz aldılar
Sinemin yorgun patikalarında!..
Her akşam
Kızıl Güneş’in düştüğü yerde,
Mor eteğini giyinirdi dağlar.
Ve gök kubbe
Yakardı kandillerini
Yürüdüler zalimler,
Kara bir bulutun gölgesinden!
Yürekleri soğuk,
Yürekleri katı
Ve öfke kustular,
Asil bir insandın Avşar boyundan
Türkmenlerin başı han Karaman Bey
Doyulmamış senin tatlı huyundan
Yüreklerin yaşı kan Karaman Bey
Gidip Toroslar’da posta oturdun
Hasretinden ahım çıktı fezaya
Dertlerim sıralı geldi hizaya
Kara sevdan çekti beni cezaya
Eller yolumuza ağlar döşedi
Bu kadar acıyı yürek mi taşır
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık