Aslen Elazığlı olup, Adana'nın Karataş İlçesi'ne bağlı Gökçeli Köyü'nde dünyaya geldi. Dört yaşına kadar köyde yaşayıp, ailesinin Adana merkeze taşınmasıyla birlikte, hayatını merkezde sürdürdü.
Beş yaşında ailesinden ayrılmak zorunda kalıp, on dokuz yaşına kadar yatılı okulda kaldı.
On dokuz yaşında kamuda işe başlayıp, halen aynı kamuda görev yapmaktadır.
Görevi süresi içerisinde, Teşekkür, Takdir, Başarı ve Üstün Başarı Belgeleri ile ödüllendirilmiştir.
Büyüdüm ben…
Kocaman bir adam oldum.
Kardeşlerim, annem, babam
hatta mahalle bile benden sorulur artık,
öyle dedilerdi sırtımı sıvazlayan
koca koca adamlar:
Bana hep
“iyi ol, sus, incitme kimseyi” dedin anne.
Ben sustum.
Oyuncağımı çaldılar “boş ver” dedin,
içimi çalmaya kadar büyüdü, boş veriş.
Bir aşkın meltem rüzgârı esiyor,
Denizin koynundan buram buram…
Yorgun, bitkin adımlarken kumsalı,
O esinti gelip
dağlıyor ciğerimi.
Gurbeti uzak bir diyar sanırdım;
meğer en uzak gurbet,
iki insan yüreğinin
birbirinden ayrı düşmesiymiş.
Aynı gökyüzünün altındaydık,
Aşklar vardı eskiden…
Eskiden, çok eskiden.
“Seni seviyorum” demenin bile
haya sayıldığı aşklar.
Gözün göze değdiğinde
utangaçlıktan başların öne düştüğü
Baban gidince işte o an anlarsın
Varlığındaki yerini…
Hani yaşarken kıymet vermediğin,
Hani bir türlü huzur bulamadığın,
Her gün tartıştığın,
Sırtında kambur sandığın o adam var ya…
Yağmurun arasından
hızla gelip cama vurdu.
Gözlerinde korku,
yüreği yaralıydı.
Rüzgâr bedenini hırpalamış,
Düşersen bir yola, yönün ben olam,
Bakışın değmezse, gözün ben olam,
Duyulmazsa sesin, sözün ben olam,
Kaybolup gidersen, izin ben olam.
Dağ düşse üstüne, yaşamın olam,
Sen hiç aç kaldın mı?
Ama öyle keyiften değil,
karın gurultusunun yankılandığı
soğuk bir gecede,
ekmek kokusuna uyanmak gibi.
Bir şair sustu dün gece,
ne ışık kaldı odada,
ne ses.
Bir kalem masadan düştü yere,
bir dize nefesini tamamlayamadı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!