Bir ıssızlığa gömülür gecenin dilsiz dudakları,
Göğün paslanmış yıldızları düşer omuzlarıma,
Bir zamanlar parlayan o yıldızlar,
Şimdi boşlukta savruluyor, soğuk ve anlamsız,
Sanki içimdeki sessiz vesveseyi dinliyorlar.
I
Sokakların sessizliğinde yankılanır vuslat,
Taşların soğuk yüzü sarar her adımı.
Gökyüzü bir perde gibi ağır,
Sabahların sisli soluğu çarpar yüzlere.
Islak sokaklarda geziniyor izlerin,
Her damla bir sır gibi düşerken taşlara,
Geçmişten bir gölge usulca canlanıyor.
Yağmurun ardından süzülen seslerin
Bir duvar dibinde sakladığı o anılar,
I
Bazıları diz çökerek yaşar,
Bazıları yumruğunu sıkarak.
Ve herkes bir lanetin gölgesinde yürür;
Bir yalnızlık var içimde,
Sessizliğin yankısında saklanmış,
Her adımda büyüyen, gölgeler gibi,
Ve her nefeste biraz daha derinleşen.
Gökyüzü gri,
Yalnızlığın rengidir,
Gözlerimin derinliklerinde
Karanlık bir deniz,
Her dalgası bir anı,
Her köpüğü bir hayal…
Değişir göz rengi insanın,
Yüzüne oturur bir geçmişin yorgunluğu;
Kendini tanıyamazsın bazen aynada
Bakar durursun bir yabancı gibi.
Kimi sabırla yandığında öğrenir hakikati,
Kimi yanılgıyla…
Ve herkes bir yangının küllerini taşır;
Kimi vazgeçemediklerinin,
Kimi dönüp bakmadıklarının.
Yüreğimde bir yara var, kanar,
ellerimde zincir, bileklerimde pas,
bu geceyi böyle geçirmemek var,
ama sokaklarda susan bir isyan,
gözlerimde ışığını yitirmiş yıldızlar var.
Duruşma salonu gibi sessizdi gece,
Bir adalet terazisi asılı kalmıştı göğsümüzde,
Ne suçlu ne masum,
Arada kalan hükmün sancısıydık.
İtiraz dilekçesi gibiydi bakışların,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!