Gözlerimde bir dağ,
Kışın beyaz örtüsüyle sarılı,
Buz gibi rüzgârlar sarar yüreğimi,
O karlı zirveler,
Bir umudun yankısı,
İçimden yükselen bir ağıt gibi.
Gözlerin, karanlığın derinliklerinde kaybolmuş bir yıldız,
Her bakışın, içimde açan yara bere gibi.
Yüreğim, bir kış sabahı;
Üşüyen kalbimde, hayalin donup kalıyor.
Gece, yıldızlar kadar sessiz,
Bu şehirde herkes biraz terk edildi,
Ama bazıları kapıyı bile duymadı giderken...
Sessizce eksildik,
Çaydanlığın altı açık kaldı,
Bütün hayat fokurdayarak buharlaştı
Uzakta bir şehir var, gökyüzüyle kavuşan,
Yüzlerce çatının arasında hayaller süzülür,
Dumanlı sokaklar kaybolmuş hatıralarla dolu,
Her köşede başka bir derdi fısıldar rüzgar.
Taşlar, sokakları işgal etmiş,
Uzak bir şehirde, yalnızlığın yudumları,
Her sokakta, bir gölge gibi geçerim.
Bir zamanlar, sokaklar gülüşlerle doluydu,
Şimdi ise, solgun ağaçların hışırtısı,
Bir vefasızın unuttuğu anılara karışır,
Duvardaki çatlaklarda, zamanın sancısı.
Bir akşam vakti, ellerim ceplerimde,
Adımlarım hüzünle karışıyor şehre.
Gözlerim ufukta, kayıp düşlerin peşinde,
Sessizlik dolu her köşe, her sokak belleğimde.
Bir tebessümün peşinde kaldı ömrüm,
Seninle başlayan her sabah,
bir kelebeğin kanadındaki ter damlası gibi narin,
ama içinde fırtınalar saklayan bir sır gibi gizemli.
Bir rüzgârın ucunda salınan yaprak gibiyim,
kaybolmuş bir sonbaharın izinde.
Zaman, ellerimin arasından kayıp giden
bir kum saati gibi dökülüyor,
her bir tanesi anılarla yüklü
ve her biri bir vedanın yankısı.
Bir masalın sonuydu bizimkisi,
Sözlerimiz rüzgâra savruldu birer birer,
Unuttuğumuz ne varsa, hatırlattı gece,
Ay ışığında solgun bir vedayla.
Bir ömür gibi uzun, ama bir nefes kadar kısa,
Gözlerimizde sustu tüm cümleler.
Bir rüzgar esti içimde, adı yoktu, sureti duman,
Belki bir fısıltı, belki bir yankı, zamanın ötesinden çağıran.
Kum saatinin taneleri gibi süzülen bir düşüydü sevda,
Her bir tanesi bir ömür, her anda bir sonsuzluk vardı.
Gözlerimde kaybolan bir sis perdesiydi aşk,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!