Gökyüzü, pas tutmuş bir çatı gibi yıkılıyor usul usul,
Binalar dizilmiş askıya alınmış hayaller gibi,
Sokaklar, yaralı bir yıldızın son nefesi,
Ve bizler, o sokağın köşesinde unutulmuş bir şiir.
Koridorun uzun, sessiz yankıları,
Paslanmış bir kapının aralığından sızar,
Tebeşir kokan duvarlarda
Bir an, gözlerin bir deniz,
Göğsümde kabaran fırtına gibi.
Sen, kırık sıranın gölgesinde oturur,
Sıcak yine, Urfa’nın taş sokakları,
Toz yükselir ayaklarımın altında,
Bir çay ocağında oturmuşsun belki,
Fincanda telve, gözlerinde derin bir hüzün.
Balıklıgöl'de suyun sesi yankılanır,
Gözlerin var ya…
Balıklıgöl gibi…
Biraz fazla baksam dile gelirim,
Taşa dönerim, susarım.
Adını içimden bile anmam korkudan.
Yükselir dağlar maviye,
Göğe erişir umutlar her sabah,
Sessiz sokaklarda yankılanır,
Kalbin usulca atan çığlığı.
Güneş doğar Harran ovasında,
Sabahın erken vaktinde doğan bir ışık,
Yüce dağların ardında yükselir, sessiz ve ağır,
Tozlu sokaklar yankılarla dolu,
Bir adım sesi, bir yürek atışı, rüzgarın anlattığı sır.
Urfa’nın kızıdır o, narin ve kudretli,
Bir akşam vaktiydi, yıldızlar karanlığı bıçaklarken,
Ay, geceye gümüş bir örtü sermişti sanki.
Deniz, usulca iç çekip dalgalanırken,
Gözlerin ufukta bir vaha gibi parıldıyordu.
Bir dağ başında dolanan yalnızlığım,
Gözlerimde bir dağ,
Kışın beyaz örtüsüyle sarılı,
Buz gibi rüzgârlar sarar yüreğimi,
O karlı zirveler,
Bir umudun yankısı,
İçimden yükselen bir ağıt gibi.
Gözlerin, karanlığın derinliklerinde kaybolmuş bir yıldız,
Her bakışın, içimde açan yara bere gibi.
Yüreğim, bir kış sabahı;
Üşüyen kalbimde, hayalin donup kalıyor.
Gece, yıldızlar kadar sessiz,
Bu şehirde herkes biraz terk edildi,
Ama bazıları kapıyı bile duymadı giderken...
Sessizce eksildik,
Çaydanlığın altı açık kaldı,
Bütün hayat fokurdayarak buharlaştı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!