Lale tarlalarında süzülen ince rüzgâr,
Dalların sesinde bir huzur var,
Çiçeklerin kokusunda kaybolur gün,
Yeşil çimenlerde, sularla dolu her yön.
Güneş batarken dağların ardına,
Her yol bir gün biter,
her iz unutulur,
her ses susar,
ama kalmak vardır;
kalmak, kırmadan, yıpratmadan
daha zor iştir bazen.
Lal olmuş bu şehir, sokaklar dilsiz,
Her köşebaşında bir hüzün durur,
Rüzgar sesiz geçer eski duvarlardan,
Yosun tutmuş kaldırımlar, terkedilmiş evler.
Bir zamanlar ne şarkılar söylenirdi burada,
Ey yolcusu kadim gölgelerin,
Gözlerini süzerek bakan zamana,
Karanlıkta gördüğün o devasa göl,
Bir düş müdür, yoksa sahici bir suret mi?
Göklerin mavisinde yüzen yıldızlar,
Bu köyün unutulmuş patikalarında gezerken,
Sanki mazinin kırık aynasında bir yüz beliriyor,
Her çatlakta bir anı, bir yarım kalmış söz.
Taş döşeli yollara serilmiş gölgeler,
Yılların ardında yitip gitmiş gülüşler gibi
Yansımasını buluyor gözlerinde.
Şehir, sabahı uyandırmadan sigarasını yaktı
Paslı balkon demirinde asılı bir iç çekiş
Perdeleri yırtık, duvarları yorgun bir apartman
Adı: Umut.
Numarası: 13.
Kayıp bir şehrin tozlu sokaklarında,
Yalnız bir yürek yürür, gölgeler peşinde,
Yalnızlık, üstünde bir giysi gibi,
Her adımda yankılanır, fısıldar rüzgar.
Dalgalar, denizin derin sırlarını taşırken,
Nefesin hüzmesi, gün doğarken süzülen,
Bir göl kıyısında kaybolan hayaller,
Baharda açan çiçeklerin sesi,
Kuşların şarkısında gizli bir sevda derdi.
Gözlerin, yeşil bir tarlanın derinliklerinde,
I.
Bir sahil var uzaklarda, çürümüş hayaller,
Dalgalarda kaybolan, öfkelerin sesleri.
Her çığlıkta yankılanır, bir kayıp aşkın hikayesi,
Nefretin kıyısında, gizli bir savaş, hep benle.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!