Bir gölge düşer duvarlara, bir kış akşamı,
Bir köşede unutulmuş, eski bir sandalye,
Tozlu sayfalar, gözleriyle okur geçmişi,
Ve zaman, ağır bir tespih gibi akar,
Her boncuğunda, bir sükût, bir sır.
Bir sessizlik, kanat çırpan gölgelerin ardında,
Gecenin en uzak köşesinde kaybolmuş bir nefes,
Zamanın kuma döküldüğü bir saatin içinde,
Sonsuzluğa açılan bir kapının eşiğinde dururuz.
Bir adım atmak için, gökyüzüne eğilir ellerin,
Ve yıldızlar, yalnızca parmak uçlarında parlar,
Bir gece vakti, saat tam kendini inkâr ederken
çekip gittin.
Ne kapı gıcırdadı ardından
ne ayakkabı sesin kaldı sokakta,
Gökyüzü, karanlık bir deniz gibi sarmaladı ruhumu,
Yıldızlar, gözyaşlarıyla yoğrulmuş bir hikâye anlatır gibi,
Birbirine yaslanmış, kaybolmuş hayallerle dolu,
Sonsuz bir sessizlikte yankılanıyor içimdeki çığlıklar.
Ay, sarkıtılmış bir gözyaşı gibi asılı,
Şehir uzanmış yatıyor toprak gibi sessiz,
Bir mezarlık gibi soğuk, yalnız ve derin.
Karanlık sokaklar fısıldar geceye,
Çalınmış hayatların sızısı dolmuş her köşe başına.
İncecik duvarların ardında aç bir çocuk,
Gecenin koynunda bir hüzün var,
Kararmış gökyüzünden süzülen bir gözyaşı gibi,
Her damlası içime dökülüyor sessizce.
Bir sokak lambasının altında, solgun gölgem,
Kırık bir aynadan yansıyan hayal gibi uzakta,
Beni izleyen bir rüzgar, sarhoş, dağınık.
Bahar, yavaşça doğuyor ufukta,
Ilımlı ışık süzüldü ağaçların arasından.
Çiçekler açar, kırmızı ve beyaz,
Her bir petal, sevdanın hatırası gibi nazik.
Göl kenarındaki söğütler,
Bir akşam,
ay ışığı,
penceremden süzülen ince bir iplik gibi,
soğuk duvara düşerken,
gözlerimdeki gölgeler,
eski hatıraların izleri,
Bir vadî ki mehtabda gülüşler saklı,
İnce bir sükûtta yankılanır ahlar,
Yaprağın teninde suskun kervanlar,
Her bir yıldızda bir sır, elbet aklı.
Arzın eteğinde hasret tığları,
Bir gün doğarken,
ışık sükunetle sarar her köşeyi,
gökyüzü, pastel tonlarında,
bulutlar dans ederken,
hayalin tozlu raflarında.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!