Doğurmak suçta ,öldürülmek suc değil midir?
Artık büyüyemeyeceksin çocuk bu diyarlar mermili...
Oyun oynayamayacaksın,gülemeyeceksin yada ağlayamayacaksın ...sınıfta kalmış insanlık kederli.
Hani büyümek istiyordun tez zamanda haksızlığa,zulme karşı çıkmak için,
Büyüyemeyeceksin çocuk ,bir kaç güzel gün göremeyeceksin ...
Artık.. kurşunların düştüğü yerle, aynı yerdesin,
Çocukluğum... sabun köpüğü gibi bazen gözlerimi yakar bazende açık olan yaralarımı,
İnsan neden ilk acılarını hatırlar biliyor musun?
Mutludur çünki mutsuzluğu tatmamıştır,
Bu andan sonra yaşayacağı bütün duyguları karşılaştırarak öğrenir insan...
Her yüksek doz acı bir önceki anının yerini alcak..
Kafamda seni nereye koymam lazım ki orada kalacaksın...
Hızlıca büyümek istedin,
Sanki büyüyünce herşeyi yapabilirmişsin gibi..
Dert kapasiten artıyor ve artık dahada hissizleşiyorsun .
Masumiyetini kaybediyorsun..
Eğitimi hep saçma bulurdun,
Sen acılarına aşıktın,
Bense balkonunda misafir ettiğin bir yolcu. yoldan geçen...
Senin yüklendiğin derd, gam ve keder onlardan kopmayacak gibiydin...
Seninle beraber büyümüşlerdi bu lal-ı zamanda...
Söylendikçe büyüyordu dertlerin,
Kalbin dikişli.. nefret ve kibirle terbiye edilmiş,
İçinde kalmamış.. merhametten bir giz,
Kuytu köşelerinde.. var mı sevgiden bi iz,
Düşüncelerinde... fikirlerinde.. neler gizli?
Yağmış yağmur gibi... hüzün , dertler bi diz.
Seninle aynı takım yıldızına bakmak kadar zor denk gelmemiz,
Yaşanılabilir gezegen bulmak kadar imkansız aşık olmak,
Gözlerin... özenle işlenmiş bir zaman yolculuğu gibi...
Hangi güç boyutsal kapıları bu kadar küçük yapabilir...
İnanırım her dediğine,
Artık başka insanlarda seni aramıyorum,
Biliyorum ki hiçbiri sen olamaz...
Karanlığı delen ışığın ,dokunduğunda bütün yaraları iyileştiren ellerin yok artık...
Sahi neydi senin gidişine sebeb olan neden?
Biriktirilmiş hayat yorgunluğu mu? Yoksa Kalbinde var oluşan boşluk mu?
Bir gün gelecek..coğu dertler bitecek,
Zaman bizim sandığımızdan,daha cabuk geçecek..
Ellindeki çiçeklerle çocuk, sana doğru gelecek..
Dur..Ellerindeki çiçekler solmadan,
Dur..Ona vadedilen zaman dolmadan,
Bir "düşmüş" kurduğun...
Limandaki balıkçıların gülümsediği bir yaz günüymüş,
"Elindekiler"'in kıymetini bilen insanların, elinde tuttuğu nadide bir parçaymış,
Sessizlikte duyulan bir tıkırtıymış.
Bilge kralın , karanlıkta geçtiği geçitteki... ayağına takılan çok değerli kırıntıymış.
Kalbinin sahibi değil süre sınırlı kiracısı olmak bile yeterdi bu fırtınadan korunmak için,
Kimini deniz tutardı..kimini sensizlik kuytu köşelerde kimsenin görmediği yerlerde,
Yalnızlık çorak topraklarda bir sevda çiçeği olmak gibi miydi?
Yoksa bu güz döneminde ağaçta kalan bir yaprak gibi mi?
Söyler misin?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!