su birikintisine iştahla dalıp,
baharı müjdeleyen
şu pervasız iskete kuşuna bak hele..
nasıl da güneş saçıyor kanatları! ..
böyle tadılırmış hayat demek..
bir isketenin kanadında göreceğimiz varmış
gece biter diye korkuyorsam
boşuna değil.
her akşam vurup gözlerimi uzağa
gelişine mumlar yakıyorum ama,
mumlardan hızlı eriyor
karanlık.
Bu soğukta titreyen çocuklar,
üzerini kar bürümüş ağaç,
ve sırtında çuvalıyla ihtiyar adam,
hepsi gölgem benim.
Deniz donacak diye haykırıyor
dizlerim..
Kar yağacak..
Besbelli göğün çivite çanak tutmasından.
Ki bu,öyle bir bulut sağanağı
memleket taşır dağların ötesinden.
Soğuk yüzüme vuracak..
Suskunluğuma çare bir şeyler
vardır elbet
bu kızıllıklarda.
Boşuna değil güneşin sabah-akşam
gökyüzünün kanına girmesi.
Belki şimdi değil,
Durun..
biraz bekleyin.
Aceleniz mi olacak sanki,
laf benimki de.
Şu saati kurayım saat 7`ye,
kağıtlar dağılmış,
Kanatlanmak üzere,
işte,tut,yoksa
uçtu uçacak! ..
Gözünü kapayıp da sen
açana kadar,
çoktan,
Yüzünü güneşe dönen çocuk
Başka işi yokmuş gibi
Kargalarla kahvaltıya gelmiş
Sirkeci`ye..
Ve bir ölüm yoksunluğu dolanıyor
Yeni Cami`nin orada.
Yalnız kalmak özgürlükse;
ve yalnız
ölünce özgür olunuyorsa
bu ayak üstü düzende,
ben öldüm dostlarım
başımız sağ olsun!
Onlar sevmezler ölümün lafını bile,
oysa ben ölüyorum ölüm için.
Sisle dolar etraf,
göz sevmeyi görmez olur.
Umutsuzluk çöker
söylediğin türkülere..



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!