ben,hep güldüm ama
hiç mutlu olmamışım.
şaşkınlığına ver çocukluğumun,
zamansız,yersiz öpüşlerimi..
Sırtım üşüdü...
Açınca pencereyi,
yıllardır birikmiş bir soğuk
girdi içeri.
Benmişim sanki
gardiyanı mevsimlerin;
Denize kavuşsam,
Gitsem,
Kimsenin ruhu duymaz..
Bak işte hayat,
Dökülüyor incilerim..
Her dalga,
hani vapurun yorgunluğunu öven;
ve her martı,
çığlığıyla grileşmekteki denize söven...
bu şehre karışan ruhum benim.
Bak,
Güneşin ortasında,
altında değil,tam alnında
kuruyan bir kertenkele gibiyim.
Ne yana kaçsam
yakıyor ayaklarımı bu kızgın
asfalt denizi..
Bir şey mi anlatıyor
bu karanlığı kovalayan dalgalar?
Ama yok,
ne sesleri bir çığlık
ne renkleri bir deniz..
Oyunbozanlık bana ettikleri,
Gözlerin,
baktığın yerde değildir.
Kalbinin sevildiğin yerde
olmaması gibi.
Yolun belki de
gittiğin yerde değildir,
Kırlangıçlar deliyor göğü
saatlerdir...
Ben de deliyorum
gözlerimle...
Ne olduğunu arar gibi değil
Ne olduğumu bile bile..
Yazık bu güzelim çiçeklere...
Erken müjdelenmiş baharı
ıskaladıkları yetmezmiş gibi
yazın en sarı sıcağında
kurulmuşlar bir de,
canımın orta yerine..
Neden ilkin A’yı öğretirler
Eğilmemiş fidanlara?
Oysa ‘S’ ile başlamalı
Alfabe,
Sevmeyi öğretmeli önce
Sevmekten konuşabilmeyi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!