Toprak! ..
Binbir çeşit
gölgeyle donanmış yer.
Su düşse,
devrişir mi ademler
sen,
'istemem' dedin ama,
ben,
oturup,durup,
şiirler okudum resmine
gün bitinceye dek..
başını yere eğmesi gibi
insanın,
gökyüzü de eğilmiş sanki
bütün bir şehrin üstüne.
ağladığını görmesin diye
deniz,
İliklerime işliyor
bu olmaz olsun çöl soğuğu.
Sesten,sözden yorgun
bu mahkum bedene
hiç mi içi titremez
bir kerecik olsun?
Dün iki kez
bugünü de sayarsak
tam dört kez
ölümü düşündüm,ölmeyi değil!
Ağaçların ölüsü makbul
yakmak için...
kalk..
kalk da,
aç perdeleri..
güneş girsin
hücrene.
parmaklık ardından
Savaşa hayır;
diye bağırıyor Beyazıt Meydanı.
Kaldırım taşları sökülüyor yerinden,
minareler eğiliyor,
ağaçlar yanıyor,
ve bulutlar dönüyor başları üzerinde
Uzaktadır bazen yakınlık,
dağlara vurur gölgen..
Elinde kırık bir ayna,
adım adım erir günler,
güz kışlamaz
varmaz mevsim bahara..
En son
seni balık ağlarından çekip
çıkardığımı hatırlıyorum..
Şaşkınlıkla,
biraz da isteyerek
maviye atmıştın hani kendini..
Sesler boğuşuyor.
Yeryüzü,
yerinden sıkılmışçasına
atılıyor kollarına
beyaz taçlı kraliçesinin.
Fırrr--döndü!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!