limanda boğulmuş sarhoş kayıkçı..
yağmura da aldırmadan
yıkıyor dümeni
tuzlu cezasına fırtınanın..
çipil çipil olmuş
tek göz viranelerine çevirip yüzünü
yosun kokusu;
alır götürür başımı
güneşli günlerin akşamında..
ağaran bulutlar,
ağını gökyüzüne atmış
yaşlı bir tekne misali..
yaprak titremezken,
sabahın altısındaki soğuğu andıran
sesiyle
hem düşümü böldü,
hem kendi düşlerine sövdü.
gülmekle ağlamanın
yıldızlar yağar oldu
uykudayken üstüme..
güneşin ışıkları dolmadan
karanlıkların arasındaki boşluklara,
gözyaşlarımı silemem
ve ihanet edemem sabaha.
Sen sanıyorsun ki,
gittiğinde sen,
gitmiş olur dudakların..
İzin kalır,tadın kalır..
Aklım kalır...
Güzel bir kış gününden aşırılmış
Bu havalar
ya gitmeyi düşündürür adama,
ya da bir sesin
güneş kadar güzelliğini..
Bu havalar,
yüzüne yağar adamın,
İnanma,
ağlıyor değilim,
bunlar da gözyaşı değil:
İlk damlaları bir yağmurun,
yeni doğmuş bir çocuğun
ilk yudumları..
kendimi bitireceğim,
az kaldı..
yiye yiye bu dişe gelmez,
para etmez canımı
kurtulacağım hepinizden ki;
kına yakarsınız gözlerinize..
Yağmura kesti yine hava..
Islak pırıltıların içinden
bir el uzanıyor yüzüme..
Nasıl da çocuk,
nasıl da sevdalı dokunuşu..
Alıyorum eli avuçlarıma,
Sen, oğlum Deniz,
daha doğamadan anandan üryan
doğuruyorsun bana güneşleri..
Ala kor bir kuşağız ama biz
balmumundan gözlerimizle,
aramıyoruz aydınlığı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!