Utanır ellerim
bakmayın onlara..
Erken baharlarından,
geç kalınan uzaklardan,
bir ağaca yaprak olamayışlarından.
Ne umar geçen zaman
güzeldir gün,
duvarın üzerinde uyuklayan bir kedi
ya da denize doğru uçan
çığlık çığlığa bir martı varsa
mavi göğün altında.
bir trenin gürültüsüyle bölünüyorsa
benle ne ilgisi var dünyanın;
ne ilgisi var sözlerin,
söylenip de tutulmayan
öylesine sözlerimin.
yeminlerin ne ilgisi var düşlerle;
gidilse de görülmeyen
Trenler geliyor,
geçiyor trenler
soldan sağa,önümde
arkamda..
İnsanların işleri başında,
bekliyorlar yolcular istasyonda
Kayboluyorum kendi içimde,
her tekrarlanan yanılgı
ve her sessiz cümlenin
varlığımla kederlenmiş odayı
terk edişinde.
Ben nereye bıraktım
bulutlara aldanıp da
yağmur olma çocuk..
bil ki üzerine düştüğün yaprak
her an yeşil değil..
toprağa sarılıp da,
filizlenme sakın..
ne bir hastalık halidir aşk,
ne de kör bir tutkunun
köleliği..
bir yudum suyla
susuzluğunu gidermek,
bir parça ekmekle
Gece sabaha kavuşurken,
uzayan bir gölge olur varlığın,
güneş yükselirken küçülür
sıcağın en korunda
kaybolursun ayaklar altında.
Akşama varmadan uzayan halin
bilmediğim şeyler söyleyin bana,
öyle ki;
bildiğim ne varsa yavan gelsin.
şaşırdığım yağmurlara bile
şaşmaz olayım,
gittiğim yolların sonunda
Her sabah gün ağarmadan,
bir çiçeğin rengiyle açılıyor gözlerim;
mavisinde ayrı deniz,
morunda ayrı rüyalar sabahçı.
Toprağından aldığı yağmurları,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!