Bir gün bir kır evi, bir gün orman, bir gün göl kıyısı oluveriyor sustuğum yerler.. Şömineyi yakmalı, ormana gidip biraz çalı çırpı toplamalı,yetişmeli ısıtmalı odayı, korkuyorum, yoksa sevdiğim üşüyecek..
Kendi hüzünlerimden, acılarımdan, sustuklarımdan izler arıyorum ormanda, ateşe atacağım bir bir hepsini.
Kimin elleri üşüyordu, kimin gözlerinde kırağı.. Hangimizde? ..
Yağmur ve kiraz ağacının çiçekleri,
Bütün bahçemizi yıkadı,
Gece yorgunluğuna düştüm.
Komşum yoksul, komşum umarsız
Buğulu sesinin ardından
İnerim dağlarımdan
Ayaklarım toz dökülür denize
Geleceksen, hiç bekleme, hiç durma
Bugün mola
Yarın yine yol bizim
Yine de toprak suyu dışına salar
Kan boşaltır güneş beyinlerimize
İki özgür ruhuh kucaklaşmasıdır
Birbirimize çektiğimiz hançerle
Yine de tıpkı bana benzer
Umut uzun bir açılma
Var git peşinden
Var git, belki bir öncesi gelir
Yavaş yavaş toplanası
Ölürse telef olan sevisi gelir
Bir yanına çifte gece sokulu
Bu kentte bir şey var kaçamadığım
Uyuyan bir bulut düşüyor
Kimi akşamüstleri kucağıma
Çoksunuz farkındayım
Yüksek dağlardan kopup
Yuvarlak altın yüzünden geçmişim günün
Derin ırmaklar boyunca ilerlerken
Sıkıntılarımıza bile alışık
Niye hep gün ortasına çakılı kalmış
Bu yapışkan yoğunlukta ıssızlık
Öldükten sonra da
İnce bir yağmur gibi çiseliyecek
Sevgilimle kardeşimin ihaneti
Toprağımın üstüne
(Geniş bir bostanın saz kaplı çatısından gece yıldızları seyrettiğimiz bağ evindeyim. Toprağa uzanıp toz yüklü çınardan güneşi izliyorum. Kuyuda serinleyen karpuzdan daha körpe yüreğim. Başımın altında toprak çıtırdıyor, toprağın verdiği en güzel eser üzümler çıtırdıyor, esen rüzgarla yüreğim çıtırdıyor. Gözlerimi kapatıp sabahı yaşıyorum.)
Gece denizin uysal bedenini yırtan
Ve bana acı çektiren umudum
Göz kapaklarımı zorluyor bir kez daha
Bir kez daha yokluğun eşiğini geçmek için
İo'nun başına sardığı
bugün değilse yarın mutlaka
kavuşmak hatırlamaktır ya cancağızım
buğulu cam gibi işte anılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!