Akşamdır.
Karanlıkta bir ormana benzer yatağım
Serin çiğlerden kurşuni bir yatak
Zor açılan, amansızca kapanan sisler içinde
Düz, eğri, burma biçimli, zayıf, dallı budaklı
Yıvışık yosunlu, salkım saçak bir orman
Biz alıştık ne kadar eski olsak
Sularımıza vurduğundan beri ilk kürek
Dönüp durduğundan beri yaprak kozası
Toprağın iliğinde çoğalan umut
Toza dönüşen taş gözesinde
Şimdi seni anmışım
Önce uyandı yüzüm
Kapalı bir gül ortasından
Ağdı aydınlık
-Aslıhan Kurt için-
Direnmedir bu
Unutmamak
Zamana karşı yorgun bedenim
Bilir akarsuda yürümeyi
öyle uzun zaman geçti ki üstünden
kim bana benziyor şimdi
kim artık senin çizginde
izlermiş gibi çiçek açmış ağacı
kalakaldık düşlerimizin önünde
hiç sorduk mu neden bu kadar yakınız
Uyan şimdi uyan tam gümüş vakti
Bir su tomurcuğu patlar mavide
Açılır göğsünde gün, görkemli diri
Ne varsa kırlangıca dönüşmen için
Su içiyor bardağımdan
Karşımda tam karşımda duruyor
Açsam ağzımı
Benden önce o söylüyor
Yastığımda onun baş izi
Koydum seni suyun yerine
Dağıldı yüzün
Bir bataklık otu gibiydi ellerin
Kavradı taşların altında yıkanan günü
Yerinden kaldırıp bir ağacı
O kadar yorgun ki yeryüzü
Kavgamızdan
Durduk en güzel yerinde
Günün
Belki dinlenir ışığımızda
Çıplak ayak yürümeli yollara vurduysak eğer
Tanımadık hiç kimseyi
-şimdi kendine öncelik ver-
Çevirir akarsular her yandan
Yamaçlardan taşır bıçkın rüzgarları




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!