Adını ansam yaşamın
Yünle karışır ipek
Kabarır dağ başında
Soluğum
Kırmızı bir teke
Bütün gücüyle camlara çarpıyor yağmur
Ve bin yıl ötede
Acıdan katılaşmış
-Ağır kayaların arasında sessizce uyuyan
Ve uyandırılmayı hiç ummayan-
Bir dağ adamı
Sessizce uzar gider bu ağaçlar
Girer yavaşça bedenimize
İçimizden çekilen suyla
Ağız uçlarımızda, el ayamızda
Her öpüşte gül açan
Uzun süre baktım sokağa
Kimse yürümemiş o yoldan
Yürüdüyse de belli değil
Kuru yaprak gibi yapışmış
Ayak izlerim kaldırımlara
Deniz pencerende eskiyor
Yukarı dağlarda
Yağmur tozunda,
Akşam lekesi düşmüş nakışlara
ıssız, kımıltısız bir yalnızlık
ayakucuna gelip çörekleniyor
-İçten içe sızlıyor yorgun gece
Derin bir nehir kadar kimsesiz-
Yıldızlarla akıp geçseydi
Düşlerin ve aşkların içinden
Demir kilitle, bakır kilitle, kayıp kilitle
fotoğrafta
sonbahara düşüyor gölgem
kesilmiş yüzümden ne kaldıysa
bir makas izi..
eski bir aşk, ki bütün aşklar eskidir,
akşamlarsa sonbahar..
Sabah serin başını yasladı pencereme
Boynunda asılacağı iple dolaşan kadın
O en yüksek rüzgarlı dağ başında
Umudunu çoktan harcadığı
Ve artık bulamayacağı için özlemini
Bir sevecenlik gibi geçiverdi
Elimde değil
Karanlığı dağıtmak
Bir yolcunun
Ayak sesleriyle
Elimde değil
Gördüm ben, daha ne ki beklediğim
Yorgun sarsıntısından baharın ağaç
Henüz doğmuş bir kuzu ıslaklığında
Aktı aydınlığa bir çiçek önce
Sonra sıvama güneş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!