Bunca istekle aradığımız
İri bir çınar yaprağı gibi
Düşüyor sevinç
Yılgıdan mermere dönmüş yüzlerimize
Bir ağaca sımsıkı sarılan insan
- Sühendan Fırat'a-
Binlerce güneş olacak, binlerce güneş
Yılgının izlerini, yılgıyla sildiğimizde
Yaşamın mora dönük aydınlığından
Evcilleşmemiş uygarlığın bakışı
Bir akşamı atlamadan yazabilirim
Bir tas su içer gibi
Kendi sevgilerimize vurgunluğumuzdan
Yıldırım düşer suya, buharlaşır özlemin
Esmeriyle gelir, yağmuruyla gelir
Koydum seni suyun yerine
Dağıldı yüzün
Bir bataklık otuydu ellerin
Kavradı taşların altından
Yıkanan günü
Rüzgarın kokusunda denizin tuzu
Ufkunda özgürlük
Yanyana iki sandal gibiyiz
Ayrılacak mı yollarımız
Birlikte mi yolculuk
Durmadan, su durmadan yeniler bizi
Yaprak çeşme, diken çeşme, kök çeşme
Yabanıl bir acı gibi
Tuz yığdıkları, deniz yığdıkları
Göçebelerin hani nerdeyse bahar yığdıkları
Dar sokaklarda
Senin yüzün nedense hep yeni açılmış
Yanmış bir dağ ağzı gibi uzanır göğe
Bacaklarınla, ince ayak bileklerine sarılı
Korkularınla
Soluğundan kan uçar, açsan ağzını
Uzanır ulular ulusu ağaç Sekoya
Rüzgarın erişmediği gökyüzünü kaldıran
Tanrının yeryüzüne bıraktığı
İlk şeydir o, ilk sevinci
Öpüşleri seni başka korkulara çekince
Kalın gövdesinden tutuşmuş tomruk gibi
Rüzgarda acısını tanırım onun
Hiç bu kadar yakına gelmemişti
Gökyüzünün gergin göğüslerinden
Toprağa kar olup sağıldı hüzün
Öyle şeyler gördük ki
Ağzı ağzına açılıyor avuçlarımın
Dişlerimin arasından geçmiyor hiçbir sözcük
Pembe gül reçeli kaynayan
Yüzünden öpüyorum
Bahçemde radikalar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!